Bazen sokaklardan geçerken, tabelalara bakarken, insan “Ben hâlâ kendi şehrimde miyim?” diye düşünmeden edemiyor. Bana anlatıldığında bile tüylerim diken diken oldu; şehrimin merkezinde, iki caminin tam arasında alkol servisi yapan bir mekan var. Ve bu yer, resmi olarak ruhsatlandırılmış.

İçkili işletmeler olabilir. Serbesttir. Yasaldır. Ama her şeyden önce bir yer ve bir vicdan meselesi vardır. Caminin gölgesine alkollü mekan açmak, özgürlük değil, toplumun değerlerine karşı açık bir duyarsızlıktır.

Bu mekana kim ruhsat verdiyse, önce bir başını kaldırıp etrafa bakmalıydı. Hemen karşısında Kara Tarla Camii, biraz ileride Hacı Hasır Camii… O imzayı atarken, bu iki manevi yapıyı hiç mi görmedi? Hiç mi vicdanı sızlamadı?

Oysa geçmişte bu şehirde görev yapan kamu yöneticileri, inisiyatif alır, toplumsal hassasiyetleri gözetirdi. Şahit olduğum bir olayı aktarmak isterim:

Yıl 1990’lar… Anadolu Basın Birliği’nin lokalini açmak istiyoruz. Yakınında sadece 93 metrekarelik küçük bir cami vardı. Dönemin kaymakamı, Allah selamet versin, Yaşar Konuk bey, “Ben bu ruhsatı imzalamam,” dedi. O zaman da iktidarda Anavatan Partisi vardı. Ama o, koltuktan değil, halktan, ilkelerden yana durdu.

Bugün nerede bu hassasiyet?

Sadece cami cemaatinin değil, civar esnafın da huzuru kaçmış durumda. Yatsı namazı sırasında gelen yüksek sesli müzikten, sokakta oluşan olumsuz görüntülerden rahatsızlar. Mahalleli bu sorunun çözülmesini istiyor.

Ve tekrar soruyoruz:

Bu ruhsatı kim verdi? Hangi gerekçeyle, hangi vicdani sorumlulukla?

Bu mesele, sadece bir mekân meselesi değil. Bu mesele, toplumun değerlerine, inançlarına, geleneklerine karşı duyarlılık meselesidir. Herkesin iş yapma özgürlüğü var; ama kimsenin bir mahallenin maneviyatını ayaklar altına alma özgürlüğü yoktur.

Buradan yetkililere çağrımdır:

Eğer bu şehri yönetiyorsanız, halkın sesine kulak verin. Bu durumu düzeltmek için hâlâ geç değil. Ruhsat gözden geçirilsin. Gerekirse iptal edilsin. Bu kadar insanın sesine kulak tıkamak, sadece siyasi değil, vicdani bir sorumluluktur.

Unutmayalım: Bu şehir, ezanla yoğrulmuş bir şehir. Bu mahaller, sadece sokaklardan değil, dualardan da oluşur.

Aslı Aslan Emektar

İşin ASLI