Bugün kaleme aldığım bu yazı, bir kamu görevlisinin değil, vicdanın sesidir. Çünkü bu yazı; güçlünün değil haklının yanında duran, kentin menfaatini önceleyen bir vatandaşın feryadıdır.
Gaziantep’te son dönemde yapılan sağlık yönetimi atamaları, yalnızca kişisel tercihleri değil, bir sistemin adaletsizliklerini de gün yüzüne çıkardı. Bu atamaların önünde, arkasında, sağında solunda kim varsa; sorumluluk ve vebal altındadır. Bu işlerde emeği olan hiç kimse başını yastığa rahat koyamaz. Öyle ki sağlık camiasıyla konuştuğunuzda dahi şaşkınlık hâkim. Herkes aynı soruyu soruyor: “Bu nasıl bir atama süreci?”
Serdar Sarıfakı ve Mutlu Tiryaki dönemlerinde de atamalar yapıldı. Ancak yapılanlar, büyük oranda hakkaniyet terazisinde ölçülebilir nitelikteydi. Oysa bugün yapılan bazı atamaların arkasında milletvekillerinin kuzenleri, yakınları olduğu konuşuluyor. Bu işler liyakatla değil, siyasi sadakatle yürütülüyor. Ne yazık ki bu şehirde emek veren, gece gündüz çalışan, hizmet üretmiş insanlar, bir kalemde siliniyor.
İşte tam da burada, adaleti bozan o büyük örneklerden biriyle karşı karşıyayız: 25 Aralık Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Emin Türk. Bugün görevden alınan bu ismi tanımayan biri bile etrafına sorduğunda tek bir yanıt alıyor: “Bu haksızlık.” Sağlık camiası içinde birinin arkasından bu kadar iyi söz söylenmesi nadirdir. Çünkü orası da bir rekabet alanıdır. Ancak Emin Türk’ün adı geçince insanlar duruyor. Saygı duyuyor. Hakkını teslim ediyor.
Emin Türk, sadece bir hekim değil. Kentine değer katan, 650 yataklı yeni binayı Gaziantep’e kazandıran, bunun için cebinden harcamalar yapıp Ankara yollarını arşınlayan bir idareci. Bu başarıyı ödüllendirmek gerekirken, haksızlıkla cezalandırılıyor. Üstelik bu yalnızca onun şahsına değil, kente yapılan bir haksızlık. Emin Türk örneğiyle birlikte, aynı şekilde görevden alınan hastane müdürü İbrahim Gözüyukarı da bu sürecin sessiz mağdurlarından biri. Onun da ismi sağlık camiasında saygıyla anılıyor.
Ve bir başka gariplik: Şehrin en büyük hastanesi olan Mücahitler Hastanesi’nin başhekimi Serdar Türkmen’i Tanımam, bilmem. Ama tanıyan herkes, ona da haksızlık yapıldığını söylüyor. Bu söylentiler elbette tesadüf değil. Bu kadar çok “haksızlık” iddiası varsa, orada adalet terazisi çoktan bozulmuş demektir.
Daha vahimi ise, kent yöneticilerinin ve STK’ların bu olup bitene sessiz kalması. Şehir susuyor. Oysa bu atamalar sadece kişileri değil, şehrin sağlık hizmetlerini, vatandaşın geleceğini etkiliyor. Bu sessizlik, bir vebaldir.
Bu yazımda siyasilerden ses yok dedim ama, MHP milletvekili TBMM İdare Amiri Sermet Atayı’n hakkını vermek lazım.
Ve son sözüm; 17 aydır ek binası bitmeyen, şehrin en büyük sağlık kurumuna yalnızca bir kez gelen bir il sağlık müdürü gelişinde hastanenin ek binasının girişini dahi bilmeyen bir yöneticiden bahsediyoruz. Böylesi bir ilgisizlik, şehrin sağlığına zarar verir. Bunu söylemek bile utanç verici ama bir sağlık müdürünün görevi hastaneye yabancı olmak değildir.
Bu yazıyı kaleme alırken tek bir şeye inandım: Haklı olan susmamalı. Çünkü adalet, ancak ses verenlerle yaşar. Emin Türk’e yapılan bu haksızlık hepimize yapılmıştır. Ve bu şehrin evlatları, sessiz kalmamalıdır.
Aslı Aslan Emektar
(İŞİN ASLI)