Dağ ekosistemlerinde zamana ve antropojenik etkilere bağlı olarak meydana gelen değişiklikleri belirlemek için yerel, bölgesel ve küresel ölçeklerde araştırmalara ihtiyaç vardır.

Dağlar, bu bölgelerde ve çevresinde yaşayan insanlar için ekolojik, estetik ve sosyoekonomik öneme sahiptir. Literatürde dağ ekolojisi ile ilgili pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır ancak bu alanlar ekosistem hizmetleri açısından en az çalışılan ekosistemler arasında yer almaktadır. Ancak dağ ekosistemleri dünya nüfusunun büyük bir kısmına önemli faydalar sağlayabilecek önemli kaynakları içermektedir. Dağ ekosistemleri ile dağ ekosistemi hizmetleri arasındaki ilişkinin anlaşılması, daha bilinçli kararlar alınması ve çevresel, ekonomik, sosyal ve doğal kaynakların korunmasını geliştirmeye yönelik politika ve stratejiler geliştirilmesi açısından önemlidir. Dağ, Su ve Bitkiler üzerine araştırma konum kapsamında; Gaziantep'in yüz ölçümü 6300 km² olup, topraklarının çok küçük bir bölümü Akdeniz Bölgesinde, büyük bir bölümü ise Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunuyor. Gaziantep'in doğusunun yüzde 60'ı yüksek düzlükler ve batısı dağlardan oluşmaktadır. Resmi kayıtlara göre şehirde toplam 51 tane dağ ve tepe bulunuyor. Bu dağların bazıları: Akça Dağı , Arapdede Dağı, Büyük Dağ, Eşme Dağı, Gökçe Dağ, Kara Dağ, Kartal Dağı, Katranlı Dağı, Sakaltutan Dağı, Sarıyaprak Dağı, Sof Dağı, Tandır Dağı,Uzunkabir Dağı ve Yağlıpınar Dağı.

Çevresel yaklaşımda ekonomik faktörler oldukça önemlidir. Kamuoyunu bilinçlendirme yöntemleri sürdürülebilir kalkınma için çok önemlidir. Gaziantep'e baktığımızda bir sanayi şehri olduğunu görüyoruz. Uzmanların yaptığı bilimsel değerlendirme çalışmalarına göre kent merkezlerinden kaynaklanan hava kirliliğinin, endüstriyel alanlara göre daha fazla çevresel zarara yol açtığı görülmektedir. Hatta bu değerlendirme sadece Gaziantep için değil Türkiye'nin genelinde durumun aynı olduğu görülmektedir. Bu bağlamda çevre cezalarının kent merkezlerine değil de sıklıkla sanayiye uygulanması ile “çevre cezaları” gerçekliğinde yaptırımların olmayışı arasındaki en büyük nedensel ilişkinin halkın ekonomik geliriyle ilgili olduğunu gözlemleniyor.Kentin yürüttüğü çevre projeleri kapsamında "bilinçlendirme" ve "eğitim" projeleri hız kesmeden devam ediyor. Yere çöp atan kişilere yönelik çevresel cezalar arasında para cezaları hatta su kaynaklarını kirleten tüzel ya da gerçek kişilere yönelik büyük ölçekli hapis cezaları bile yer almaktadır.

Gaziantep'te dağlık alanlarla ilgili yürütülen çalışmaların, küresel anlamda yürütülecek çalışmalar için genel bir bilgi sağlayacağı düşünülmektedir ancak araştırmalarım sonucu 51 tane bulunan dağlar üzerine 'dağ ekolojisi' üzerine çalışmaların yapılmadığı görülmektedir. Yapılar çalışmalar arasında Biyologlar endemik bitkiler üzerine, Ekologlar yeraltı ve yerüstü su kaynakları üzerine bilimsel çalışmaların olduğu görülmektedir. Ancak Gaziantep'te dağ ekolojisi üzerine genele dayalı bir bilimsel çalışmaların olmadığı, bu alanın eksikliğinin örnek verecek olursak Sof Dağı'nda yapılan taş ocağı kazı alanın doğa kıyımının en somut örneği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca halen kayıtlara geçmemiş tepe ve dağların olduğu, yani doğal yüksek kayaç oluşumların da mevcut olduğu kentte gerçektir. Bu tepecikler rakımı yüksek kayaçlar ve taşların içinde ise insan damarları gibi su kanallarının  olduğu gözlemlenmektedir. Kentte bir çok oluşan doğal sarnıçlar ve altında damar gibi yönleri farklı yerlere uzanan su kanalları var.

Öngörüler üzerine bu bilgiler ışığında çevresel çalışmaların özellikle 'dağ ekolojisi' üzerine bilimsel araştırmaların arttırılması, ani denetimlerin arttırılması, ekonomik boyutların etkileri tekrar gözden geçirilmesi, teşviklerin arttırılması ve eğitimsel çevreci yaklaşım sunumlarının halka yayılımının çeşitli etkinliklerle arttırılması iklim değişikliği gerçekliği karşısında hız kazanması çok büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda diğer toplumsal ceza kanunlarının ekonomik boyutuna bakmaksızın uygulandığı gibi çevre kanunu cezalarının da uygulanma metotlarının iktidar yönetimlerinin 'vatandaşı karşımıza alamayız' kaygısı gütmeden planlar üretmesi açısından harekete geçmeleri, doğanın korunmasına yararı büyük ölçekte yararı olacaktır.