2025 yılı, Türkiye’de “Aile Yılı” olarak ilan edildiğinde çoğumuz bunun sembolik bir adım olacağını düşündük. Ancak zamanla gördük ki, bu yıl gerçekten bir diriliş yılına dönüşüyor. Ekonomik zorlukların gölgesinde, manevi boşlukların içinde savrulan nice aile için bu yıl, adeta bir nefes borusu oldu. Ve bu sadece devletin değil, yerel yönetimlerin ve sivil toplumun omuz omuza verdiği bir dayanışma hikayesine dönüştü.
Devletin sunduğu sosyal ve ekonomik destekler, aileyi merkeze alan birçok uygulamayla sahada hissedilir hale geldi. Fakat bir adım daha ileri giden, toplumun nabzını tutan, çözümü sadece kağıt üzerinde değil sahada üreten kurumlar da oldu. Gaziantep örneği tam da bu anlamda dikkat çekiyor.
Gaziantep’te Şahinbey Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte yürüttüğü konut hamlesi, ev sahibi olmanın hayal olmaktan çıkabileceğini gösteriyor. Kira yükü altında ezilen, yıllardır bir yuva hayali kuran aileler için bu projeler yeni bir başlangıcın kapısını aralıyor. Üstelik sadece konut değil, bu süreçte verilen maddi destekler, uzun yıllar süren evliliklerin ödüllendirilmesi, toplumsal hafızamızda büyük bir yankı buluyor.
Şahinbey Belediyesi’nin 10 yıl ve üzeri evli çiftlere sunduğu maddi destek, sadece bir ekonomik katkı değil; uzun soluklu birlikteliklerin, sabrın ve sadakatin takdir edilmesidir aynı zamanda. Bu destek, belki bir buzdolabı olur, belki çocukların okul masrafı; ama ne olursa olsun o evde yüzlere bir tebessüm, yüreklere bir huzur olur.
Ve işin bir de manevi tarafı var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın umre hediyesi, sadece bir seyahat değil; inancın, sabrın ve aile değerlerinin kutsanmasıdır. Böylece sadece cüzdanlar değil, gönüller de doyuruluyor. Ailelerin ruhuna dokunan, onları bir arada tutan bağlar bu tür desteklerle güçleniyor.
Unutmamalıyız ki, aile sadece bir evin içindeki bireylerden ibaret değildir. Aile; milletin temeli, geleceğin garantisi, toplumun vicdanıdır. İşte bu yüzden bu yıl verilen her destek, yalnızca bireylere değil, bir millete uzanan can suyudur.
2025 “Aile Yılı”, sadece bir takvim yılı değil, bir toplumsal yeniden doğuşun miladı olsun.