İstanbul’da, Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, hepimize bir kez daha aynı gerçeği hatırlattı: Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarımızın altında sessizce biriken enerji, zamanı geldiğinde kendini acımasızca hatırlatıyor. Ne yazık ki bu sarsıntılar, sadece binaları değil; kalbimizdeki korkuyu, geçmişin acılarını ve geleceğe dair kaygılarımızı da yeniden uyandırıyor.

6 Şubat 2023’te yaşadığımız ve “asrın felaketi” olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaraları hâlâ taze. O gün sevdiklerini kaybeden, evsiz kalan, hayatı altüst olan milyonlarca insanın yüreğindeki sarsıntı hâlâ dinmedi. Şimdi yaşanan bu yeni depremle, o travma yeniden gün yüzüne çıktı.

Biz yıllardır söylüyoruz: Deprem öldürmez, ihmal öldürür. Binalarımız sağlam olsaydı, şehirlerimiz doğru planlansaydı, farkındalık ve hazırlık önceliğimiz olsaydı, bu kadar can gitmezdi. Ancak bu acı deneyimlerden hâlâ yeterince ders çıkarabildik mi, orası hâlâ muamma.

Afetlere hazırlıklı olmak bir tercih değil, bir zorunluluktur. Her bireyin, her ailenin, her kurumun bir afet planı olmalı. Biz bu topraklarda yaşadığımız sürece depremler olacak; ama önemli olan, biz ne kadar hazır olacağız?

Bir kez daha uyarıyoruz: Deprem değil, hazırlıksızlık öldürür. Bugün değilse ne zaman?