Eskişehir’den gelen acı haber, sadece ağaçlarımızı değil, yüreğimizin tam ortasını da yaktı. Günlerdir süren orman yangınlarının en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Yangına müdahale için canla başla mücadele eden AKUT ve Orman İşletme Müdürlüğü ekiplerinden 10 kahramanımızın şehit olduğu haberi, bu yangının sadece doğayı değil, hepimizi yakıp kavurduğunu bir kez daha gösterdi.
Onlar, ormanlarımız için, nefesimiz için, yarınlarımız için ateşe yürüyen cesur yüreklerdi. Biliyorlardı ki her ağacın dalında, her yeşil yaprakta, çocuklarımızın geleceği saklıydı. Biliyorlardı ki orman, sadece kuşların yuvası değil, bizim de nefesimizdi. Ve o nefesi korumak için gözlerini kırpmadan alevlerin ortasına koştular. Şehit oldular… Ama arkalarında sonsuza dek yaşayacak bir onur bıraktılar.
Bugün bu acının tarifi yok. Bir orman yanınca, binlerce can yanar. Bir orman yanınca, toprak susuz kalır, gökyüzü dumanla dolar, geleceğimiz kararır. Ve biz her yangında, hem ciğerimizi hem vicdanımızı kaybediyoruz.
Şunu bir kez daha haykırmak gerekiyor: Ormanlar bizim ciğerimizdir, nefesimizdir! Onları korumak sadece devletin ya da birkaç kahramanın görevi değil; hepimizin insanlık borcudur. Sigara izmaritiyle, ihmalle, bilinçsizlikle, rant uğruna ormanlara zarar veren herkes bilsin ki, yanan sadece ağaçlar değil; bizim yaşam damarlarımızdır.
Eskişehir’de şehit düşen kahramanlarımızın aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Onların canıyla korumaya çalıştığı ormanlarımız için, biz de bilinçli olmalı, tek bir ağaca bile sahip çıkmalıyız. Çünkü ormanlarımız yanarsa, biz de yanarız.