Çarşamba günü Gaziantep’te futbol adına tarihi bir gece yaşanacak. Trabzonspor ile Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası Finali’nde karşı karşıya gelecek. Ama bu tarihi geceye damgasını vuran ne takımların kadrosu, ne taktik savaşları, ne de finalin heyecanı oldu. Maalesef damga vuran şey, ev sahibi şehirde yaşanan büyük bir skandal: Loca sahiplerinin ve Gaziantep FK taraftarlarının stat dışına itilmesi.

Gaziantep Büyükşehir Stadyumu, sadece bir futbol mabedi değil. Şehir halkının, iş insanlarının, kurumların milyonlarca lira yatırdığı, locasını aldığı, aidatını ödediği bir yer. Ama bugün geldiğimiz noktada, bu insanlar 5 milyon TL’ye kadar çıkan ödemelere rağmen final maçına dahi alınmıyor. Parasıyla rezil olmak deyiminin vücut bulmuş hali yaşanıyor.

Gaziantep Futbol Kulübü topu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne, onlar da TFF’ye atıyor. Loca sahipleri ise çaresiz, öfkeli ve haklı. Stadyumun asıl sahipleri dışlanırken, kupa finali iki büyük kulübün taraftarına tahsis ediliyor. Peki, bu karar adil mi?

Gaziantep halkı için bu nasıl bir onur kırılmasıdır?

Bugün locada yer verilmeyenler, bu stadyumun inşasına katkı sağlayan, kulübe sponsorluk yapan, şehre yatırım getiren insanlar. Bu maçta olmamaları sadece bir organizasyon eksikliği değil; bu bir saygısızlık, bu bir yönetim krizidir.
Bu final bir şampiyonun değil, yerel sahiplerin göz ardı edildiği sistemin finalidir aslında. Çünkü mesele futbol değil; mesele aidiyet, hak ve adalet. Ve bu şehir, hakkı olanı talep ediyor.

Yazık ki, Gaziantep bu maçta sadece ev sahibi olmaktan ibaret bırakılıyor. Tribünlerde değil, dışarıda; sevincin değil, hayal kırıklığının ortağı oluyor.