Gaziantep'in yoğun siyasi ve asayiş gündemi yoğunluğunda, kentin esas gündemi olması gereken Organize Sanayi Bölgesi'nin durumu maalesef ihmal ediliyor. Oysa, kentin şu anda en büyük sorunu OSB'nin yaşadığı kriz.

Özellikle Suriyeliler'in geri dönmeye başlaması ile birlikte başlayan pozitif hava, OSB'den gelen haberlerle gölgeleniyor. Enflasyon durağanlaşsa, piyasaların ateşi durulsa, kiralar, konut fiyatları düşmeye başlasa da, kentin can damarı Organize'nin içinde bulunduğu durum, büyük tedirginlik yaratıyor. Ve daha da kötüsü, maalesef bu konu hiç kimsenin gündeminde değil. Üstelik Ak Parti'nin iş dünyası kökenli 3 milletvekili varken, Gaziantep sanayisinin yaşadığı sıkıntıların siyasetin merkezinde olmaması düşündürücü.

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, tarihin en zor ve kritik günlerinden geçiyor dersem, inanın abartmış olmam. Yüksek faiz, önüne geçilemeyen işletme maliyetleri ve vergi yükü sarmalında çırpınıp duran Gaziantep sanayicisi için, yarın, bugünden daha da karanlık gözüküyor.

Özellikle tekstil, halı gibi, emek yoğun sektörler, sıkıntıyı en büyük yaşayan ve derinden hisseden firmalar. Bir dönem, “OSB’de kriz yok, enerji tüketimi artıyor” deniliyordu. Ancak son elektrik tüketimi verileri, üretim kapasitesindeki düşüşü net biçimde ortaya koyuyor. İstihdam son yılların en düşük seviyesinde. Kapasite kullanımı da aynı şekilde.

Ve bu ortamda, anlı şanlı firmaların bankalara olan borçlarını duyunca, neredeyse küçük dilimizi yutacak duruma geliyoruz. Öyle rakamlar konuşuluyor ki, inanılır gibi değil.

Gaziantep’te son dönemde duyduğumuz konkordato haberleri çoğunlukla küçük ölçekli, fazla tanınmayan firmalardan gelse de, kulislerde büyük ve köklü şirketlerin mali sıkıntıları da konuşuluyor. Ama, büyüklüklerinden dolayı, biraz banka, biraz devletin desteğiyle şimdilik ayaktalar.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Erdemoğlu ailesi. Daha geçen yıl Türkiye’nin en zenginleri listesinde üst sıralarda olan aile, bugün gerilemiş durumda. Özellikle borsaya açık SASA’nın bilançosuna bakıldığında tablo netleşiyor. Yılın ilk yarısında SASA’nın zararı 8,8 milyar TL. Bu tablonun ardından, 16 Ağustos 2025 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Adana Yumurtalık’taki alanın, SASA Polyester Sanayi A.Ş. adına “Özel Endüstri Bölgesi” ilan edilmesi tesadüf değil.

Borsa demişken, şunu da belirtmem gerek. Gaziantep’in üç önde gelen firması, borç yükünden kurtuluşu borsaya açılmakta görmüş olsa da, bilançoları ve bankalara olan borçları gerekçe gösterilerek başvuruları reddedildi.

İş dünyası tarihinin en zor günlerini geçirirken, bir de devletin vergi politikası, herkesi isyan ettiriyor. Kiminle sohbet etsek, küçük esnaf olsun olsun, büyük işletme olsun, herkesin ortak şikayeti yapay zeka destekli vergi cezaları. Vergi ödemekten kimse kaçınmıyor; sorun, “enflasyon muhasebesi”, “stok farkı” ve “hasılat payı” adı altında kesilen yüksek tutarlı ödemeler.

Şimdi de, yeni bir vergi türü duydum ki, ağzım açık kaldı. Kredi kartı harcamalarını takip eden maliye, yapılan harcamalarla beyan edilen vergi arasındaki farktan yola çıkarak, uçuk kaçık harcamalar için işadamlarını maliyeye çağırarak hesap soruyormuş. İşadamı da, kendisine kesilen cezayı ödeyip çıkıyormuş. Benzer şikayeti bizzat maliyeye davet edilen işadamlarından duydum.

3 gün önce Şamil Tayyar, vergi gelirleri ve kamu harcamalarıyla ilgili çok önemli bilgiler paylaştı. Vergi gelirlerinin yüzde 55 artmasına rağmen, bütçe açığının yüzde 20 yükselmesine dikkat çekti. Havuza su akışının hızlandığını, ama havuzun boşalma hızının daha da arttığını belirterek, "Kamu harcamaları azalmıyor, faiz giderleri tırmanıyor. Kamu konforundan vazgeçmiyor, ağır faturayı sadece vatandaş ödüyor. Yeni ekonomi programının üzerinden 2 yıl geçti, bazı makro göstergeler iyileşti ama vatandaş ameliyat masasından henüz kalkamadı. Uyaralım, yapay zekanın vergi tahsilatına katkısı olur ama, sandık vakti gerçek zeka karşısında hiç şansı olmaz" dedi.

Bu paylaşım, aslında her şeyi özetlemiş. Vergi tahsilatı ciddi oranda artsa da, kamunun israfından dolayı bütçe açığı düşmüyor, aksine yükseliyor.

Evet, makro göstergelerde kısmi iyileşmeler olabilir; enflasyon düşebilir, faizler gerileyebilir. Ama Gaziantep OSB’nin içinde bulunduğu tablo, sadece kentin değil, ülke ekonomisinin de geleceği açısından büyük risk taşıyor.

Unutmayalım: Gaziantep’in kalbi OSB’de atar. O kalp durursa, sadece sanayici değil, tüm şehir nefessiz kalır.