Gaziantep…
Türkiye’nin altıncı büyük şehri.
Orta Doğu’nun üretim ve ticaret üssü.
Yıllık 11–12 milyar doları bulan ihracatıyla ülke ekonomisinin lokomotiflerinden biri.
Sanayisiyle, girişimcisiyle, alın teriyle yıllardır örnek gösterilen bir şehirden söz ediyoruz. Organize Sanayi Bölgesi’nde 1500’ün üzerinde fabrikanın bacası tütüyor. Halıdan tekstile, gıdadan makineye kadar geniş bir yelpazede üretim var.
Ama gelin görün ki son dönemde Gaziantep’te kulağımıza iki farklı ses çalınıyor.
Bir tarafta…
Konkordato ilan eden firmalar.
Peş peşe gelen iflas ertelemeleri.
Daralan iç piyasa, yükselen maliyetler, krediye ulaşamayan sanayici.
Diğer tarafta…
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen “İhracatın Yıldızları” ödül töreni.
Dünyaya mal satan, şehre katma değer katan, istihdam oluşturan güçlü firmalar.
Gaziantep’in adını uluslararası pazarlarda gururla temsil eden iş insanları. İnsanın kafası karışıyor.
Aynı şehirde, aynı organize sanayide bu iki tablo nasıl yan yana durabiliyor?
Aslında cevap basit ama acı.
Gaziantep’te ekonomi tek parça değil.
Bazı firmalar dövizle ihracat yaparak ayakta kalırken, bazıları iç piyasaya bağımlı olduğu için boğuluyor.
Bazıları güçlü sermaye yapısına sahipken, bazıları kredi-faiz kıskacında nefes alamıyor.
Yani Fırat’tan su akıyor ama herkes o sudan aynı şekilde faydalanamıyor.
Sorun, “Gaziantep sanayisi bitti” meselesi değil.
Sorun, sanayinin kendi içinde derin bir ayrışma yaşaması.
Bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor..
Konkordato ilan eden firmalar kaderine mi terk edilecek?
Yoksa üretimden kopmamaları için yeni bir yol mu açılacak?
Çözüm var mı? Elbette var.
Ama bunun için; Finansmana erişimde gerçekçi destekler, KOBİ’leri koruyacak yeni modeller, Enerji ve hammadde maliyetlerinde nefes aldıracak adımlar, İhracat yapamayan firmaları ihracata yönlendirecek mekanizmalar gerekiyor.
Gaziantep’in gücü hâlâ yerinde.
Sorun potansiyelde değil, yönetimde ve dengede.
Bir tarafta ödül alan firmalarla gurur duyarken,
diğer tarafta konkordato ilan eden sanayicinin sesine kulak tıkarsak,
yarın o ödül törenlerinde sahneye çıkacak firma bulamayabiliriz.
Gaziantep, bugüne kadar her krizi çalışarak aşmış bir şehir.
Ama bu kez “kendi kendine” düzelmesini beklemek lüks.
Benden söylemesi…
Bu tezat sürdürülebilir değil.