Atatürk ve silah arkadaşlarının Ülkemizde; "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" kuralını devlet yönetimine yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran cumhuriyetin ilanının üzerinden 100 yıl geçti.

“Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türklüğün bir mucizesidir.

Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin tarihle yeni sözleşmesidir.

Cumhuriyetin ilanı dünyaya Türk milletinin yok edilemeyeceğinin ispatı, küllerinden doğan yeni Türk devletinin varlığının bir kez daha ilanıdır.

Bu Cumhuriyet dikensiz gül bahçelerinde kazanılmamıştır!

Cumhuriyete giden yolda bu millet; canıyla, malıyla, kanıyla çok büyük bedeller ödemiştir.

Binlerce yıllık mazisi olan Türk milletinin yüz akı olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin, 100. Yılı kutlamaları bu sene çok daha ayrı bir önem taşıyor.

Bugünü,29 Ekim tarihini, cumhuriyetin ilanını unutmamız küçümsememiz, görüp te geçmemiz mümkün değildir.

Çünkü;

Bugünü unutursak eğer, emin olun ne tarih ne coğrafya ne de gelecek nesiller bizi  asla affetmeyecektir.

Bugünü unutursak eğer,  100 yıl önce bizi bu coğrafyadan, tarihten silip atmak isteyenler, o gün yaşadığımız acıları bir kez daha yaşatacaklardır.

Cumhuriyeti ve onun nasıl kurulduğunu hatırlamasak eğer, bu ülke için, bu bayrak için, bu devlet için kuruluşundan bugüne canını, malını, kanını verenlerin kemikleri sızlayacaktır.

Dünyanın cadı kazanına, çevremizin ateş çemberine döndüğü günümüzde;

At izinin it izine karıştığı coğrafyamızda ,kılıçlar kınından çıkarılırken, kirli sandıklarda saklanan kinler parlatılıp medeniyet maskesi ile paketlenip önümüze konurken, zalimler mazlumların kanına doymazken; uyanık olmak, dünü hatırlamak, hatırlatmak, kahramanlarımızı yaşatmak zorundayız.

Millet olarak safları sıklaştırmak, birbirimize omuz vermek, ruhumuzu ve bedenimizi diri tutmak zorundayız.

Bunun için de   bayramlarımızı daha bir başka şevk ve heyecanla kutlamak zorundayız.

Sahip olduklarımızı nasıl elde ettiğimizi…

Bedelini kan ve canla ödeyip sahip olduklarımızdan asla vaz geçmeyeceğimizi ...

Türk vatanını, Türk devletini ve bağımsızlığımızı Türk Milleti olarak ne pahasına olursa olsun koruyacağımızı bir kez daha dünyaya haykırmak zorundayız.

Bunun da yolu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı layık olduğu şekilde kutlamakla olacaktır.

Cumhuriyetin ilk kuruluş gününde olduğu gibi, bugün cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılında da heyecanla, neşeyle, birlik içinde yaşamak, dünyaya göstermek zorundayız.

29 Ekim 1923’ü, cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hatırlatmak mecburiyetindeyiz.

Onun için evlerimize, iş yerlerimize, arabalarımıza, resmi dairelere, cadde ve sokaklara bayrağımızı asıp, gelincik tarlasına çevirmeliyiz.

Cumhuriyetin 100. Yılı, yüz yıl sonra hatırlandığında saygıyla, sevgiyle, gururla anılacak şekilde kutlayarak tarihe not düşelim…Tarih yazalım.

Geleceğe güçlü biçimde ulaşabilmek, Cumhuriyetimizi korumak ve yaşatmakla mümkün olacaktır.

Başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anarken…

Ülkemizin doğum günü; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun.

Nice yüz yıllara.

Yazan:Ibrahim Alisinanoğlu-Gaziantep Miş Miş

Geçgel dua çok geçen,müessir dua

Seçkel yazı iyi seçilip okunan

Pişkel ekmek iyi pişmiş ekmek..

Pişkel nohut…Kısa sürede pişen nohut

Görgel göz…gören göz

Yengel yemek…hafifi ymeke

Ötgel yağ,şeker kuvvetli,azı çok iş gören

Dövüşgel hozruz…Döğüşen horuz

Boydak.malı mülkü çoluk çocuğu olmayan tek başına adam

Sındık…Bir tarafına başka arazi girmiş olan arazinini gedik kısmı

Yalbıldırdak..çıplak