Bir sermaye şirketinin mal varlığının tamamının ya da bir kısmının, yeni kurulacak ya da mevcut olan bir ya da birden fazla sermaye şirketine, kendisine ya da ortaklarına iştirak hissesi verilmesinin karşılığında devretmesi şirket bölünmesi olarak adlandırılmaktadır.

Bölünme çeşitli sebeplerden dolayı yapılabilir. Bazen bir den fazla faaliyeti tek şirket bünyesinde yürütmenin zorluğundan bazen de şirket ortaklarının anlaşamaması üzerine şirket tesislerini paylaşarak yeni bir şirketle yola devam etmelerinden kaynaklanabilir.

Bölünme işlemlerinin nasıl yapılacağı Türk Ticaret Kanununda, vergisel olarak yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerde Kurumlar Vergisi Kanununda ele alınmaktadır.

İki çeşit bölünme türü karşımıza çıkmaktadır;

Tam Bölünme,

Şirketin tüm malvarlığının bölümlere ayrılarak diğer şirketlere devrolunmasıdır. Bölünen şirketin ortakları devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve ünvanı ticaret sicilinden silinir.

Kısmi Bölünme,

Bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümünün diğer şirketlere devrolunmasıdır. Bölünen şirketlerin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.

Bugünkü yazımızda, kısmi bölünme ve vergi kanunları karşısındaki durumunu ele alacağız.

Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan, bazı şartları taşıyan ve sadece üç tür malvarlığını kapsayan kısmi bölünme işlemlerine ilişkin vergisel olarak avantajlı düzenleme getirilmiştir. Ancak geçtiğimiz Temmuz ayında 7456 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile taşınmazlar 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren kısmi bölünme kapsamından çıkarılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından,

Kurumlar Vergisi Kanununda;

Taşınmazlar, iştirak hisseleri ile üretim ve hizmet işletmeleri belirli şartlar dahilinde kısmi bölünme işlemine konu edilebilmektedir.

Tam mükellef bir sermaye şirketi veya sermaye şirketi niteliğindeki yabancı bir kurumun;

• Türkiye’deki işyeri ya da daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazları,

• Bilançolarında yer alan ve en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisselerini,

• Sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını,

Mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak konulması işlemi, Kurumlar Vergisi Kanunu açısından kısmi bölünme olarak kabul edilmiştir.

İştirak hisselerinin kısmi bölünme kapsamında ayni sermaye olarak konulabilmesi için aktifte yer alan bu kıymetlerin en az iki tam yıl süreyle elde tutulması şartı bulunmaktadır.

Kısmi bölünme işleminde faaliyet bütünlüğünün korunması amacıyla, faaliyetin ilgili olduğu aktif veya pasif hesapların bir bütün halinde devredilmesi zorunludur.

Kurumlar Vergisi Kanununun 20.maddesinde; Kanun’un 19.maddesi kapsamında gerçekleşen kısmi bölünme sonrasında oluşacak karların hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Yine aynı maddede bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumların, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir.

Kısmi bölünme kapsamında taşınmazlar, kayıtlı değerleri üzerinden mevcut ya da yeni kurulan şirkete devredilerek taşınmaz üzerinde bulunan vergi yükü mevcut veya yeni kurulan şirkete geçmektedir. Bölünen şirket, taşınmazın kayıtlı değeri üzerinden ayni sermaye olarak bir başka sermaye şirketine devredilebilmektedir.

Devir neticesinde taşınmazın devredildiği şirket nezdinde oluşan sermaye artırımı sebebiyle çıkarılan hisseler, bölünen şirkete verilebileceği gibi bölünen şirketin ortaklarına da verilebilmektedir. Taşınmazı devralan şirket ise devirden sonraki bir dönemde taşınmazı elden çıkarması halinde, satış değeri ile kayıtlı değer arasındaki fark kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir. Bu nedenle taşınmazların kısmi bölünme yoluyla işletmelerden çıkarılması, işletmeler için bir vergi planlama aracı olarak kullanılmaktadır.

Diğer Vergisel Avantajlar,

Kurumlar Vergisi Kanunun ön gördüğü şekilde yapılan Kısmi Bölünme;

• Katma değer vergisi kanunu uyarınca Katma Değer Vergisinden,

• Damga Vergisi Kanunu uyarınca Damga Vergisinden,

• Harçlar Kanunu gereğince harçlardan istisna edilmiştir.

1 Ocak 2024 den Sonra,

7456 sayılı Kanunla yapılan düzenleme sonrasında 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle taşınmazlar Kurumlar Vergisi Kanunu düzenlemeleri kapsamında vergisiz olarak kısmi bölünmeye konu edilemeyecektir. Yapılan bu düzenleme sonrası, kısmi bölünmedeki vergisel avantaj ortadan kaldırılmış olmaktadır.