Ekonomi Gaziantep'in de, ülkenin de ana ve öncelikli gündemi olmalı, ihracat, üretim ve reel sektör odaklı konuşmamız gerekiyor diyoruz ama, ülke ve kent gündemi, ekonominin ama gündem olmasına bir türlü müsade etmiyor.
Gaziantep için hep küçük Türkiye diyoruz ya, inanın abartısız aynen öyle. Mesala geride bıraktığımız haftaya bakalım.
Ünlü işadamı Oktay Kara'nın oğlunun çıkardığı rezillik...
Boşanmak üzere olduğu eşini, sosyal medyadan "Seni cuma günü öldüreceğim" diyerek tehdit eden gözü dönmüş koca...
CHP'de kıran kırana geçen Şahinbey ve Şehitkamil kongrelerinde, Milletvekili Hasan Öztürkmen'in, Genel Başkan Özgül Özel, genel merkez ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'ya yönelik, Umut Yılmaz eleştirisi...
Gaziantep'te birilerinin ciddi şekilde rant kapısı olan kaynak kitaplarla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'nın sonunda harekete geçmesi ve müfettiş görevlendirmesi...
Şehitkamil Belediyesi'nde merakla beklenen başkan yardımcılarının belli olmasının ardından, Ak Parti'ye katılmamakta ısrar eden Başkan Yardımcısı Yusuf Açıkgöz'ün, haberimizin ardından yarım saat içinde Ak Parti'ye üye olması...
Ve haftanın sonunda, Azeri uyruklu aile sağlık merkezi doktorunun para karşılığı usulsüz rapor yazdığının ortaya çıkması...
Her biri başlı başına yazı konusu ama, bunların içinde özellikle üç konu var ki, iyice irdelenmeli.
YENİ JENERASYON SANAYİCİLER...
İlki ünlü sanayici Oktay Kara'nın oğlu Levent Kara'nın bir kadına yönelik taciz ve darp iddaları nedeniyle tutuklanması. Bilenler biliyor, Levent Kara, bundan 1 yıl önce de tatsız bir olaya karışmıştı. O gün mesele kapatılmıştı.
Levent Kara, aslında işin sadece bir örnek. Maalesef Gaziantep'te alttan gelen yeni nesil iş dünyası jenerasyonunun sıkıntılı olduğu gerçeği var. Çoğu basına bile yansımıyor ama, lokallerde silahlı çatışmalar, alkol masalarında tehditleşmeler, kavgalar, mekan basmalar, bağevi alemlerinde çıkan rezillikler, darplar, sürat yarışları falan falan...
Şu bir gerçek ki, yüzlerce, binlerce, onbinlerce kişiyi yöneten anlı şanlı sanayiciler, iş kendi evlatlarını yönetmeye geldiğinde sınıfta kaldılar. Gaziantep'te alttan gelen yeni jenerasyon sanayicilerin çoğu sıkıntılı. Baba parasıyla en önemli üniversitelerde eğitim görüp memlekete gelerek işin başına geçseler de, gençliklerini geçirdikleri yerlerin hayat tarzından kurtulamıyorlar. O hayati özlüyorlar ve kısmen de olsa yaşıyorlar. Bazen Gaziantep'te, bazen İstanbul, bazen de Kıbrıs'ta...
Sıkıntı çekmeyen ve ne olduğunu bilmeyen bu yeni jenerasyon, hayatın acı gerçeği ile karşılaştığında, mücadele etmek, sebat göstermek yerine, kendisine göre en kolay yolu, hemen cezalandırmayı seçince de, sonuç işte böyle oluyor. Levent Kara sadece bir örnek. Öyle işadamlarının çocuklarından öyle şeyler duyuyoruz ki, artık şaşırmıyoruz. Elbette, kendini çok iyi yetiştiren, şirketin başına geçip, aldığı eğitimi işine aktarıp, çok başarılı yeni nesil sanayiciler de var ama, bunlar bir elin parmaklarını geçmez.
KAYNAK KİTAP MESELESİNDE RANT KİME?
Gelelim bir diğer önemli konu olan, kaynak kitap meselesine. Gaziantep'te yıllardır her eğitim yılı başında kaynak kitap meselesi tartışılır, bir süre sonra unutulur gider. Bu yıl eğitim yılının başlamasıyla birlikte, kaynak kitaplar yine gündemde. Hayat zorluğunu dikkate aldığımızda, kaynak olarak istenilen kitapların fiyatları da fahiş düzeyde olunca, veliler haklı olarak isyan ediyorlar. "Bu kitaplar alınacaksa, devlet niye ders kitabı dağıtıyor ki" diyorlar.
Bu yıl farklı olan şu: Milli Eğitim Müdürü Erdal Kılınç sessiz kalmadı ve bakanlıktan müfettiş talep etti. Gelen müfettişler şu anda hem özel hem de devlet okullarında inceleme yapıyor. Gelen bilgilere göre, kaynak kitaplardan dolayı birilerinin fena halde canı yanacak.
Bu meselede spotların esas çevrilmesi gereken yer ise, rantın aktarıldığı iddia edilen kırtasiyeler olmalı. Adı geçen 3-4 kırtasiye var. İsimlerini yazmama bile gerek, herkes biliyor. İddialara göre, kırtasiyeler öğretmenlerle anlaşıyor, kaynak kitap alımı için kendilerine yönlendirilme yapılmasını istiyorlar. Karşılığında ne yapılıyor, ne alınıyor, ne veriliyor bilmiyorum. Şunu biliyorum, adı geçen kırtasiyelerle ilgili devlet harekete geçiyor.
Şu da var, bizzat benim başıma geldi. Çocuğum için istenilen kaynak kitabı almaya gittiğim X kırtasiyeye ödemeyi yaptım. Faturasını istediğimde, "Biz X kırtasiyeye aracılık ediyoruz, faturasını onlardan alabilirsiniz" cevabı ile karşılaştım. Burada ciddi şekilde devletin vergi kaybından da söz etmek mümkün. Ne güzel hayat!! Hem fahiş fiyata sat, hem de fatura kesmeyip vergi kaçır.
Kaynak kitap meselesinde özellikle kırtasiyeler ile ilgili gelişmeyi merakla bekliyorum.
ŞEHİTKAMİL BELEDİYESİ'NDE YUSUF AÇIKGÖZ'ÜN DURUMU
Bir diğer önemli konu ise Şehitkamil Belediyesi'nde başkan yardımcılarının belirlenmesi.
Umut Yılmaz'ın Ağustos ayında Ak Parti'ye geçişinin ardından, başkan yardımlarının kim olacağı, yeni ekibinin kimlerden oluşacağı çok tartışıldı. Aradan geçen 2 aylık süreçte neler konuşulmadı ki...
Sürecin yönetilemeyişi, dedikoduların da artmasına neden oldu. Ve son yaşanan Başkan Yardımcısı Yusuf Açıkgöz meselesi, konuşulanların dedikodu değil, gerçek olduğunu ortaya koydu.
Umut Yılmaz ile birlikte, Ak Parti'ye 7 Meclis üyesi katıldı. 8'ci katılımın Yusuf Açıkgöz olması bekleniyordu ama, Açıkgöz aradan geçen 2 aylık sürede üye kaydı yapmadı. Başkan yardımcılığındaki durumunu bekledi.
İşin doğrusu Ak Parti de, Yusuf Açıkgöz'ün başkan yardımcısı olmasını istemedi. Umut Yılmaz'ın ikinci adamının güçlü ve belediyede etkisini gösterecek biri olmasını talep etti. Bu talep Umut Yılmaz'a da bizzat iletildi, kendisine isim önerisi yapıldı. Bunu bilen Yusuf Açıkgöz de, Ak Parti'ye katılmak yerine, durumunun netleşmesini bekledi. Umut Yılmaz, Açıkgöz'den vazgeçmeyip, ikinci adamlığında ısrar edince, Hakan Aslansoy ve Hülya Kılıç ikilisiyle üçüncü yol bulundu.
Kriz sona ermiş gibi gözükürken, Yusuf Açıkgöz'ün, başkan yardımcılığı görevinin sürmesine rağmen Ak Parti'ye katılmama yönündeki tavrını devam ettirmesi, yeni krize neden oldu. Bende bunu "Açıkgöz neden katılmıyor" başlığıyla haberleştirdim. Haberimin sadece yarım saat sonrasında, Yusuf Açıkgöz kimliğini koruması ile Ak Parti Şehitkamil İlçe Başkanlığına gönderip üye kaydını yaptırdı. İlçe başkanlığı da bir kaç sonra Açıkgöz'ün üye kaydının yapıldığını kamuoyuna duyurdu.
Belli ki, iş medyaya düşünce, birileri Yusuf Açıkgöz'e "Hemen üye ol da, konu kapansın" uyarısı yapmış ve üyelik krizi sona erdirilmiş.
Yusuf Açıkgöz'ün durumu belki küçük bir mesele ama, bunun bile doğru yönetilelemeyişi, Şehitkamil açısından ciddi handikap. Şu da var, Hülya Kılıç Başkan Yardımcısı olarak atansa da, başkan yardımcıları arasındaki görev dağılımında adının yer almaması ve herhangi bir görev verilmemesi de dikkatimi çekti. Bu da ayrı bir sorun...