Sosyal devlet anlayışının gereği olarak son yirmi yılda dünyaya örnek modele dönüşen Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri. Türkiye’nin 81 ilinde, 3135 kurum ve 51.500 personeli ile 525 bin özel gereksinimli bireye hizmet vermektedir.
Bu kurumlardan bugüne kadar 800 bin özel gereksinimli birey, rehabilitasyon sürecini başarıyla tamamlamış ve topluma kazandırılmıştır.
Ancak son yıllarda özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerine ödenen kamu katkısının, ülkedeki ekonomik göstergelerin çok altında kaldığı görülmektedir. Yaklaşık 15 yıl kadar önce bir asgari ücrete eşit olan eğitim ücreti, bugün asgari ücretin %27’si seviyesine gerilemiş ve bu durum kurumların hizmet sunumunu zorlaştırmıştır.
Ayrıca bu kurumlar özel gereksinimli çocukların, rehabilitasyon merkezlerine ulaşımını sağlamak için mutlak bir gereklilik olan servis hizmeti bedeli olarak kurumlara, devlet bugüne kadar hiçbir ücret ödememiş, kurumlar kendi imkanları ile taşıma hizmetini finanse etmiştir. Yasal alt yapısı henüz oluşturulmamış olan bu hizmetin kurumlar tarafından ücretsiz karşılanıyor olması da sektöre mali açıdan büyük bir yük getirmektedir.
Bunlara ek olarak dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılardan bu kurumlar büyük oranda etkilenmiştir. Son bir yılda en büyük giderlerden olan personel giderleri %50, akaryakıt %300, kırtasiye %300, temizlik ürünleri %200, temel gıda ürünlerine de %150 oranlarında artışlar yapılmıştır. Bunun yanında Rehabilitasyon Merkezlerine yapılan artış sadece %35 oranında kalmıştır. TUİK tarafından açıklanan enflasyon oranı da ortadadır. Bu şartlar altında özel eğitim hizmetlerine yapılan ödeme kaleminde bir düzenleme yapılmazsa kurumlar kapanacaktır.
İktidarın bütün kesimleri enflasyona ezdirmeme yönündeki kararları doğrultusunda, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin sürdürülebilirliği adına kurumlara olan desteğin arttırılması sektör açısından hayati önem arz etmektedir.
Sektörün temsilcilerinden aldığım bilgilere göre, sektörün devletimizden beklentisi kurumlara yapılacak olan kamu katkısının arttırılması, bu artışın 1 saat bireysel seans eğitim ücreti için KDV hariç olmak üzere net asgari ücretin %7’si ile bir saat grup eğitim seans ücreti için net asgari ücretin %5’nin çarpımı sonucu bulunacak tutar ve taşıma hizmet ücretinin karşılanarak yasal alt yapıya kavuşturulmasıdır.
Son 20 yıldaki bu uygulamalarla evde gizlenen, toplum içine çıkarılmayan engelliler toplum içine çıkarılmış ve topluma kazandırılmıştır. Aileler de psikolojik olarak bir nefes almıştır.
Yürüyemeyen çocuğun yürüdüğündeki, elini-ayağını kullanamayan çocuğun bunları kullandığındaki, konuşamayan çocuğun konuşmaya başladığındaki hem kendisi hem de ailesinin mutluluğunu düşünebiliyor musunuz?
Aslında burada yapılanları çocuğunu rehabilitasyon merkezine gönderen bir annenin cümlesi çok iyi özetliyor: ”Benim çocuğumun da sevilebileceğini hiç düşünmemiştim.”
Devletimizden beklentimiz bu özel çocukları sevgisiz ve eğitimsiz bırakmaması.