Bugün “Hiçbir şey olamadım, bari öğretmen olayım.” diyenlerin değil; bugün “Öğretmen oldum, daha ne olayım!” diyenlerin günü!
Bugün yıkılan okul duvarının altında can verirken “Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” diyebilenlerin günü!
Hiç düşündünüz mü, düşünmek bir sanatsa düşünmeyi öğretmek nedir acaba?
Bugün düşünmeyi öğretenlerin günü.
Tükeninceye kadar bir mum gibi etrafını aydınlatanlar,
Kültürü oluşturan; zekâyı, hayali, duyguyu işleyen; insana şekil verenler,
Mevlana’nın, Yunus’un sevgi bahçelerinden inciler, Veysel’den güller derenler,
Meriç’ten Aras’a,
Kızılırmak’tan Asi ’ye akan;
Genç yüreklere yurt sevgisini taşıyan,
Bayrak bayrak yürekler.
Samsun’da, Erzurum’da, Sivas’ta,
Sakarya’da, İzmir’de, Ulus’ta
Tükenmeyen Mustafa Kemal’ler!
Uzun ve çetin bir yol…
Çocuk cıvıltısı, zil sesi ve tebeşir tozuna sevdalı bir yolcu…
Toplumların en büyük zenginlik kaynakları, yeraltı ve yerüstü kaynakları, ekonomileri ve sanayileri değil, insan kaynağıdır.
İnsan kaynaklarını, kaliteli, nitelikli ve verimli hale getiren ise eğitimdir. Eğitimin temel unsuru da öğretmenlerdir. Öğretmenler geleceğimizin manevi mimarlarıdır. Bu yüzden, eğitim sistemi ile her türlü konuyu siyaset üstü, milli ve bilimsel olarak ele almak gerekir.
Bugün dünyada başarılı ülkelere baktığımızda ki bunlar Kanada, Finlandiya, Litvanya ve Güney Kore önce eğitim alanında reformlar yapmışlar. Eğitim alanında reforma öncelikle öğretmen eğitimine büyük önem vererek başlamışlar.
Biz de ülke olarak çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmak istiyorsak idealist, fedakâr ve donanımlı öğretmenler yetiştirerek ulaşabiliriz. Bir ülkenin eğitimdeki başarısı, öğretmen kadrosunun kalitesi kadardır. Bu nedenle öğretmenin yetiştirilmesine, geliştirilmesine ve motive edilmesine büyük önem verilmelidir.
Şu anda öğretmenlerimiz yaklaşık kırk yıldır YÖK’e bağlı Eğitim, Fen Edebiyat, İlahiyat, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Spor Akademileri ve Konservatuarlardan yetişmektedir. Bu kurumlardan yetişen öğretmenlerimiz kendi alan bilgisi bakımından yeterli eğitimi almış olsalar bile en önemli unsur olan öğretmenlik ruhunu kazandıran mesleki staj ve pedagojik formasyon bakımından yeterli donanımı kazanamamaktadır.
Şu anki öğretmen yetiştirme sistemi mutlaka değiştirilmelidir. Geçmişte olduğu gibi mesleki dayanışmayı ve öğretmenlik ruhunu güçlendirecek mümkünse yatılılık esasına dayalı okullara dönülmelidir. Yine bu okullar Milli Eğitime bağlanmalı ve ihtiyaca göre öğretmen yetiştirilmelidir.
Geleceğimize güvenle bakmak istiyorsak yeni nesilleri yetiştiren öğretmenlerimize layık oldukları değeri vermeli, gerekli saygı ve özeni göstermeliyiz.
Öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun.