Gündemin yoğunluğu, tartışmaların bitmek bilmez akışı arasında bugün biraz kenara çekilip şehrimizin en önemli markalarından birine, Gaziantep Futbol Kulübü’ne değinmek istiyorum. Çünkü bu takım sadece bir futbol takımı değil; Gaziantep’in sahadaki sesi, vitrindeki yüzü, şehrin gururla taşıdığı bir reklam aracıdır. Elbette kıymeti bilindiği sürece…
Sezonun başı hiç de iç açıcı değildi. Gaziantep FK, sahada istediğini bir türlü alamıyor, taraftar tedirgin gözlerle takımını izliyordu. Ancak o tabloyu değiştiren bir isim vardı: teknik direktör Burak Yılmaz. Genç çalıştırıcı, takımın başına geçtikten sonra hem oyun disiplinini hem oyuncu motivasyonunu yukarı çekmeyi başardı. Üstelik bunu kısa bir sürede yaptı.
Son haftalarda gelen galibiyet hasreti de takım üzerinde ister istemez bir baskı oluşturmuştu. Üç maçlık suskunluk, toparlanma yolunda oluşan hava üzerinde ince bir bulut gibi gezinmeye başlamıştı. Tam da bu noktada kritik bir deplasman çıktı karşılarına.. Kayserispor maçı. Kırılma anı dediğimiz karşılaşmalardan biri…
Gaziantep FK, o maçta sadece 3 puan almadı; özgüvenini tazeledi, moral depoladı ve yeniden “Ben buradayım” dedi. Aldığı galibiyetle puanını 22’ye yükselten kırmızı-siyahlılar, yeniden ivme kazanarak ligde yukarıya doğru yol almaya başladı. Bu galibiyet, sezonun gidişatını değiştirebilecek kadar değerliydi.
Bugün baktığımızda görüyoruz ki Gaziantep FK, doğru yönetildiğinde ve desteğini arkasına aldığında sadece maç kazanmıyor, şehrin tanıtımına, enerjisine ve birlik ruhuna da katkı sağlıyor. Bu yüzden diyorum ki; bu takımın değeri bilinsin, kıymeti bilinsin. Çünkü Gaziantep FK, bu şehrin adını Türkiye’ye ve dünyaya taşıyan bir marka…
Burak Yılmaz ve öğrencilerinin ortaya koyduğu mücadele, aslında tüm Gaziantep’e verilmiş bir mesaj: “Vazgeçmeden, çalışarak, inanarak başarı gelir.”
Bizler de bu inancı desteklemeye, bu markanın yanında durmaya devam edelim.
Gaziantep’in gücü sahaya yansıdıkça, daha çok konuşulan, daha çok takip edilen bir şehir olmaya devam edeceğiz.