Gerek işyeri sahibi olanlar gerekse normal vatandaşlar, artık devlete para ödemekten bıktı. Daha ne kadar ödeyebiliriz, diye sormaya başladı. Devlet son yıllarda vatandaşına bir şeyler vermek yerine özellikle sürekli alt ve orta gelirlilerden para topluyor. Toplanan bu paraların vatandaşa dönüşü ise yok. Büyük bir kesim gittikçe yoksullaşıyor.

Son 3 ayda olanlara bir bakalım: Yurtdışı harcı 710 liradan 1000 liraya çıktı, damga vergisi %50 arttırıldı, bakkalın, manavın, taksicinin istinası kaldırıldı, silah ruhsatı zamlandı, yatlar-katlar-teknelerin ÖTV’si %8’e çıkarıldı, emlak vergilerine %30’a varan artışlar yapıldı, motorlu araçlara %90-%100-%170 ilave ÖTV zamları yapıldı, 4x4 araçlarda ÖTV %50’ye çıkarıldı, akaryakıta %16 zam yapıldı, sigara ve alkole %16 zam yapıldı, mevduat stopajı %6’dan %17,5’a çıkarıldı. Bunların üzerine yeni yılda yeniden değerlendirme oranı adı altında %30’a yakın zam da yapılacak. Trafik cezaları da katlanıyor. Şu ana kadar bu yıl vatandaşa kesilen ceza miktarı 1trilyon lirayı aştı.

Vatandaşlardan bu paralar toplandığı gibi bir de devletin sürekli borçlandığını görüyoruz. Mehmet Şimşek’in göreve geldiğinde hazinenin borcu 5.620 milyardı. Ağustos ayında bu borç 12.477 milyara çıkmış. Yani hem vatandaştan topluyoruz hem de bu yetmiyor borç alıyoruz. Doğal olarak vatandaş olarak bu paraların nereye harcandığını merak ediyoruz.

Bu paraların depreme harcandığı söylenebilir. Depreme 100 milyar harcanabilir ki bu zaten bütçede vardı. Ayrıca kampanyalarda toplanan 115 milyarın ne olduğu konusu hiç açılmıyor. Televizyonlarda bu insanlar böyle bir konuda bizimle dalga mı geçtiler, yoksa bu paralar toplandı, başka bir yere mi aktarıldı, merak ediyoruz.

Bu paralar neden toplandı, bu kadar borç niye yapıldı? Özellikle 8 milyon asgari ücretli, 16 milyon emekli merak ediyor, 16.881 lira alan 4 milyon emekli daha çok merak ediyor.

İşyerleri zor durumda. Artan kira ve maliyetleri karşılamak zorlaşıyor. Son günlerde konkordato ilan eden sanayi kuruluşları artıyor. Sayıları binleri aştı. Bu konuda devlet ve odalar sessiz. Neymiş bu firmaların istihdamdaki payı binde 5, ihracattaki payı binde 7 imiş. İşten çıkarılanlar da hemen iş buluyormuş. Bu rahatlık insanı hayrete düşürüyor. Bu rakamlar böyle kalmayacak ki sürekli artıyor.

Tekstilde de zamanında tedbir almadınız, sektör Mısır’a gitti. 500 bin kişi işsiz kaldı. Bu sektörü bir daha ülkeye getiremezsiniz. Başka sektörlerin de gitmesini, bitmesini mi bekliyorsunuz?

Devlet ve sivil toplum kuruluşları ne zaman sesinizi çıkaracaksınız? İş işten geçtikten sonra mı!?

1 Ekimde bir de yapay zekalı “Kurgan”ımız oldu. İşyerleri fatura kesmeye, fatura almaya korkuyor. Yapay zekaya hesap veremezsek hapis mi yatacağız, diye korkuyorlar.

İş yapmak birçok açıdan çok zor hale geldi. Derdimizi anlatacak, çözüm üretecek kimseyi de bulmak çok zor. Oysa devlet işvereni ve vatandaşı topladığı bu paralarla bir şekilde desteklemeli.