Cevabı çok kolay bir soru bu aslında. Çünkü bu şehirde kime sorsanız bağıra bağıra EVET diyenlerin sayısının hiç de küçümsenecek noktada olmadığını görürsünüz. Şimdi bu konuya nerden girdin derseniz onun cevabını da vereyim. Biliyorsunuz Türkiye’de son dönemde kara para aklama işine karışanlar teker teker ortaya çıkmaya başladı. Şu Dilan Polatlar-yeni yeni profiller- dün türbanlı iken bugün çıplaklığa meydan okuyanlar ve sosyal medyada rüyamızda bile göremeyeceğimiz havalarda uçuşan milyon Euoru’lar-Dolarlar… Bunların 2-3 yılda nasıl türediklerini merak ediyorsanız, son 5-10 yıldan beri ülkemize gelen yasa dışı işler yapanlar, kaçakçılar, uyuşturucu tacirleri, mafyalar ve illegal örgüt liderlerine bakarsanız anında çözerseniz. Aslında 20-30 yıldan beri kara para aklama işleri vardı bu ülkede. Ama şu son 10 yılda acayip şekilde çoğaldı. Ve bunların temizlenmesinin de artık hiç kolay olmayacağını söylemem gerek. 

 Nasıl Getiriliyor, Nasıl Aklanıyor? 

 Önce bilmeyenler veya merak edenler için KARA PARA nedir onu öğrenelim:  

Kara para, yasadışı faaliyetler sonucu elde edilen maddi kazanca verilen genel isim. En yüksek meblağda kara para çoğunlukla uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı ve insan ticareti ile elde ediliyor. Bunun yanı sıra, başlangıçta paranın kaynağının yasal faaliyetle oluşması ancak daha sonra sahte fatura düzenlenmesi ile vergi teşviklerinden yararlanmak ve vergi kaçakçılığından elde edilen kazanç da kara para olarak tanımlanıyor.  

 Peki Bu Kara Para Nasıl Aklanıyor? 

MASAK’ın internet sitesinde para aklama yöntemleri şöyle anlatılıyor: “Para aklama bu ülkelerde mevcut finansal kuruluşlar (özellikle bankalar) veya paravan şirketler (shell companies) aracılığı ile olabiliyor. Genellikle ise gayrimenkul satın alımlarıyla kayıt dışı para dolaşıma sokuluyor. Ülkemiz gündemini 80’li yıllarda uzunca bir süre meşgul eden ve asıl olarak haksız vergi iadesinde kullanıldığı için eleştiri konusu yapılan hayali ihracat aklama işleminde de kullanılabilir. Buna göre değeri çok düşük veya hiç olmayan bir mal ihraç edilmiş gibi gösterilir ve buna uygun olarak fatura düzenlenir.” 

Arsaların Gayrimenkullerin Aniden Tavan Yapan Fiyatlarının Sebebi Nedir Sizce? 

Bu çerçeveden hareketle ibreyi şehrimize çevirelim isterseniz.  

1-Gaziantep’te son 5 yıldan beri özellikle gayrimenkullerdeki, belediyelerin ihaleyle arsa satışlarındaki uçuk rakamların neden bu kadar aşırı pahalandı?  

2-Değeri 10 bin liralık arsanın 40-50 bin liraya, 2-3 milyonu bulmayan gayrimenkullerin 10-15 milyona nasıl yükseldi ? 

3-Sadece resmi olanlara bakacak olursak, İhaleye girildiğindeki fiyatlar nasıl uçuk rakamlara ulaştı?   

4- Bu kadar ekonomik sıkıntıya rağmen, yaşamsal zorluklara karşın son derece lüks otomobiller nasıl su gibi satılıyor?  

5-Bu ve buna benzer onlarca sorular var kafamızda uçuşan. Birde hani bazı restoranlardaki kalabalıklar var ya, oradakilerin yüzde kaçı bu kara para aklama işleriyle uğraşıyor bilenleriniz var mı? Elbette helalinden para kazanan alın teri döken iş adamı ve sanayiciler de var bu şehirde. Onları hariç tutuyorum zaten. Ama gerçekten su gibi para kazananların, 1-2 sene içinde zenginlikleri tavan yapmış olanların kazançları helalmidir?

DEPREMDEN DERS ALMADIK-

DEPREMİ HİÇ UMURSAMADIK İŞTE BELGESİ

Üzülerek söylüyorum ki, bu ülkede ve bu şehirde yaşayanların önemli kısmı asla depremden ders almamıştır. Hatta depremi fırsat bilip ranta yönelenlerin sayısı asla küçümsenemez. Bir avuç insan depremin bir daha bu kadar yıkıcı ve öldürücü hale gelmemesi için çaba gösteriyor ama diğerlerinin inanın umurumda değil… Ben depremden hemen sonra çevre il ve ilçelerin tümünü gezdim, ağladım, gözyaşları döktüm. Ama timsah gözyaşları dökenleri de gördüm tabii. İşte meydanın o timsah gözyaşları dökenlere kaldığını söylemeliyim. Olan evi yıkılan, yakınları vefat eden, yurdundan yuvasından olan vatandaşlara olmuştur.  

Valilik- Afad- Çevre Şehircilik Ve Diğer Kuruluşlar Şaşırttı 

Biliyorsunuz geçtiğimiz Cuma günü Gaziantep İnşaat Mühendisleri (İMO) Odasının Deprem konulu çalıştayı vardı. Yalnız başlarına kalmış olsalar da çok iyi çalışılmış mükemmel organizasyon yapılmış bir 4x4 lük bir Çalıştaydı. Deprem bölgesinden de Türkiye’nin bazı illerinden de katılım sağlandı. Bende gittim tabi 2 gün boyunca. Zamanım elverdiğince izledim. Bu 2 günde dikkatimi çeken en önemli şey, ne Milletvekilleri, ne siyasi parti il başkanları ve yetkilileri, ne Vilayetten bir kişi, ne AFAD’dan ne Çevre Şehircilik Bakanlığından, ne Gaziantep Jeoloji Mühendisleri Odasından ne ilçe belediyelerinden ve en önemlisi inşaat sektörünün bileşenlerinden önemli sayılabilecek isimlerini göremedim. Tabii Jeoloji Mühendisleri eski başkanları sorumluluk gereği katılım sağlamıştı çalıştaya. Bu kadar önemli isimlerin kurum ve kuruluşların olmadığını görünce sordum tabii İMO yetkililerine “davet etmediniz mi yoksa?” diye. Hepsini teker teker davet ettiklerini bazılarını bizzat aradıklarını söylediler. Ama nedense hemde çok ilgili olmalarına karşın bu Çalıştaya gelmediler. Asıl bomba ney biliyormusunuz? Depremin en büyük darbe indirdiği İslahiye ve Nurdağından ne bir belediye başkanı ne kaymakam nede herhangi bir yetkilinin böylesine önemli çalıştaya gelmeyişleri… 

Bir Fatma Şahin Gece Yarısı Urfa Üzerinden Geliyorsa… 

Buna karşın Ticaret Odasından Başkan Tuncay Yıldırım, Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi Kent Konseyi Başkanı Samet Bayrak ve Ayakkabıcılar Odası Başkanı Emin İnce, İnşaat Müteahhitleri Başkanı Bora Kanevetçi, Eczacılar Odası Başkanı irfan Demirci, Kamisad Başkanı Ali Adıgüzel  ve GASKİ genel müdürü Hüseyin Sönmezler ve göremediklerim dahil çok sayıda sorumluluk taşıyan insanlar geldi. Ya sevgili okurlarımız, bir Fatma Şahin Ankara’da önemli toplantısını yarıda bırakıp gece yarısı da olsa Şanlıurfa üzerinden gelerek Çalıştaya katılıyorsa, ilçe belediyeleri de pekala katılabilirdi. Vilayette öyle. AFAD ve Şehircilik Bakanlığı da öyle. Hele bu deprem sonrası bile bütünleşip sorunları tek elden masaya yatırmayan inşaat sektörü bileşenlerinin önemli marka isimlerinin salt kişisel meseleler yüzünden bu Çalıştaya gelmeyişi ayıbın ötesi rezalettir. Bu bir şehir meselesidir. Bu Çalıştayı Ahmet yapmış, Mehmet yapmış önemli değil. Bu işle Hasan uğraşıyor Hüseyin uğraşıyor hiç önemli değil. Önemli olan temel meseleye el atılması. Ne var ki özellikle inşaat sektörü bileşenlerindeki bu kişisel çekişmeler, kent adına halkın yararına olabilecek bir etkinlik, toplantı veya eylemlerde bile bütünlük sağlanmayışı ayıbın da ötesi rezilliktir. NOKTA 

 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR 

...