Mevsim kış… Vakit ikindi vakti…Hava soğuk…Sokaklar sessiz.

Gri bulutlar bir çadır gibi Gaziantep’in üstünü örterken, zemherinin soğuğunda hava alabildiğine ağır.

Kendirli Kilise ’sinden Şehitler Abidesine doğru ufak ufak yürürken, ayaklarım mihmandarım.

Yol boyunca nereden geldiğini bilmediğim bir ney sesi var kulaklarımda.

Göğe bir şahadet parmağı gibi yükselen Antep Harbi Şehitlerinin Abidesinin önündeyim.

Ağaçların dallarına tünemiş, meydana konmuş güvercinler kaflalar halinde bir bulut gibi göğe yükselirken…

Çınarlı Camisi, Şehitler Abidesi üzerinde kuşlar kanat çırpmakta, “şehitlerimiz burada!... Burada! ” diye işaret etmekteler.

Tarih derinden derine kulağıma fısıldar gibi;

“Bu anıt yurduna saldıranların tecavüzlerini kırmaya Gaziantep halkı adına yemin eden şehitlerin semaya kaldırdığı şehadet parmağıdır.” Sakın unutma   diye hatırlatıyor bana.

102 yıl önce bu şehirde, Gaziantep’te, ecdadımın yaşadığı acılar, çekilen çileler, yitirdiğimiz canlar geliyor aklıma.

Onlarla gurur duyuyorum!

Birkaç adım sonra; “Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır “Diye ayağa kalkan;

“Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.

Mavzer omuzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim.

Yumruklarım memleket kadar büyük” diye haykıran Şehitlerimizin huzurundayım.

Toprağı azıcık kurcalasam, gülümseyen şehitlerimizi görecek gibiyim.

O anda Mehmet Akif’in dizleri geliyor aklıma;

“Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd‟i...

Bedr‟in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

«Gömelim gel seni târîhe» desem, sığmazsın.”

102 yıl öncesindeyim;

Mor sümbüllü bağları solmuş, viraneye dönmüş Antep, kefensiz gömülen şehitlerimiz gözlerimin önünde…

Başım yerde,  ödevini yerine getirememiş biri olarak ecdadıma karşı mahcubiyet duyuyor…

Adım atmaya korkuyorum!...

Bir Fatiha dökülüyor dudaklarımdan.

Göz pınarlarımdan coşup gelen birkaç damla gözyaşı yanağımdan süzülüp şehitlerimizin kabri üstüne düşerken …

Hemen yanı başım da iki çocuk, kulaklarına fısıldarcasına;

“Burada yatanlar bizim dedelerimiz “diyorum.

Çocukların yüzündeki o masum, gururlu bakış beni mutlu ederken…

Yağan yağmurun serinliği, kulağımda NEY’in uhrevi sesi bile ecdadıma yapılan zulmün acısını hafifletmeye yetemiyor.

Gaziantep!...

Kutlu direnişin Gazi Şehri…

Doğduğum, doyduğum kent!

Gözlerimi kapadığımda ebedi otağım.

Neler çektiğini biliyoruz!

Can veren yiğitlerimizi… KUTLU direnişini unutmadık! Asla unutturmayacağız.

Gaziantep’in kutlu direnişinin 102 yılında vatanı için, bayrağı için, namusu ve imanı için göğüslerini siper eden tüm Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.

“Ben Gaziantepliyim” diyen, Gaziantepli olmaktan gurur duyan herkesin 25 Aralık 1921 Kurtuluş Günü Kutlu Olsun.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Yazan.Ibrahim Alisinanoğlu-Gaziantep Miş Miş

Fotoğraf:İ.Alisinanoğlu.Şehitler huzurundaki çocuklar.