Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir haber beni derinden sarstı. Türkiye’de evlenme yaşına gelmesine rağmen evlenmek istemeyen gençlerin sayısı neredeyse 20 milyon civarına ulaşmış. Peki bu ne demek? Bu, hem kültürümüz hem de inanç değerlerimiz açısından düşündürücü bir tablo.
Toplum olarak evlilik, sadece iki insanın bir araya gelmesi değil; aile kurmak, nesli devam ettirmek, kültürümüzü yaşatmak demektir. Ancak günümüz gençleri, hem erkek hem de kadın, evliliğe eskisi kadar sıcak bakmıyor. Bunun sebeplerini görmezden gelerek “Gençler evlenmiyor” demek çözüm getirmez. Öncelikle nedenlerini iyi analiz etmemiz gerekiyor.
Peki, gençler neden evlenmiyor?
Ekonomik zorluklar bunun en önünde gelen başlıca sorunlar. Yüksek kiralar, düğün masrafları, geçim derdi gençleri evlilikten uzaklaştırıyor.
Kariyer önceliği de gençlerin önünü kesiyor. Eğitim süresinin uzaması ve iş hayatına geç başlama, evlilik planlarını erteliyor olabilir.
Mesala güvensizlik ve korkularda gençler üzerinde büyük bir etki olabilir. Boşanma oranlarının artması, aile içi şiddet haberleri, gençlerde “Acaba ben de mutsuz olur muyum?” endişesi oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır Türkiye’nin genç nüfus avantajını koruyabilmesi için “Evlenin, çocuk yapın” çağrılarında bulunuyor. Ancak çağrılar, somut çözümlerle desteklenmediğinde sonuç almak zorlaşıyor.
Unutmayalım ki aile, bir toplumun en sağlam kalesidir. Kale yıkıldığında, kültür de, değerler de, gelecek de tehlikeye girer. Gençlerimizi suçlamak yerine onları anlamalı, önlerindeki engelleri kaldırmalı ve evliliği yeniden cazip hale getirmeliyiz. Çünkü bu mesele sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda bir milli beka meselesidir.