Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”
Hadis-i şerifte ise Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’ın, kulları
üzerindeki hakkı, kulların O’na ibadet etmeleri ve
hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Böyle
yapmaları halinde kulların Allah üzerindeki hakkı
ise, onlara Allah’ın azap etmemesi ve onları
cennetine koymasıdır.”
İbadet; İslam’ın emri, Müslümanın şiarı, imanın
hayata yansımasıdır. Yüce Rabbimize olan
teslimiyetimizin, şükrümüzün ve muhabbetimizin
ifadesidir. İbadet, kul ile Allah arasındaki en sağlam
bağdır. İnsanı Cenâb-ı Hakk’ın rızasına, rahmetine ve
sevgisine ulaştıran en güzel yoldur. Kişinin şahsiyetini
inşa eden, ruhunu olgunlaştıran, ahlakını güzelleştiren;
kalbine nur, ruhuna sekinet veren ilahî bir disiplindir.
insanları, ancak bana ibadet etsinler diye
yarattım.” ayetinde buyrulduğu üzere ibadet, yaratılış
amacımızdır, kulluğumuzun gereğidir.
İbadetler, Allah’ın kullarına yüklediği yük değil,
lütuftur. Zira ibadetler; sabrı kuşanmayı, zamanı doğru
kullanmayı bizlere öğretir. Nefsimizin cimriliğinden
korur, yardımlaşma ve paylaşma bilinci kazandırır.
Ümmet olma hassasiyetimizi pekiştirmemize,
kardeşliğimizi kuvvetlendirmemize vesile olur.
Dinimiz, hayatımızın her anını ibadet bilinciyle
geçirmemizi öğütlemektedir.
Allah’ın, bizim için farz
kıldığı ibadetleri ihmal etmeden kendimizin ve
ailemizin rızkını helalinden temin etmek için
çalışmamız da bir ibadettir. İnsanları aldatmadan, faiz,
yalan, stokçuluk gibi günahlara dalmadan, kul ve kamu
hakkına bulaşmadan dürüst çalışmak da bir ibadettir.
Bir Müslümanın, İslam’ın inanç esaslarını ve
ibadetlerini göz ardı ederek başka bir dinin inanç ve
ibadetlerinden, örf ve adetlerinden medet umması
düşünülemez. Gerçek huzur ve mutluluk; ihlas ve
samimiyet içerisinde Allah’a ibadet etmekle
mümkündür. Yüce Rabbimiz,
"Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.”
buyurmaktadır. Eğer gençlerimizin ve çocuklarımızın
gönlüne Allah sevgisini, ibadet aşkını yerleştiremez,
kalplerini ilim ve irfanla dolduramazsak, maalesef
onlar da İslam dışındaki batıl inançlardan ve
kültürlerden huzur ve teselli arama çabasına girerler.
İçinde bulunduğumuz Ağustos ayının son günleri,
î’lây-i kelimetullah aşkıyla yanan şanlı ecdadımızın
vatan ve mukaddesat uğruna nice zaferler elde edip
fetihler gerçekleştirdiği önemli günlerdir. Yüce
dinimiz İslam’ın yolunda aziz ecdadımız Malazgirt
Zaferi ile Anadolu’yu bize vatan kılmıştır. Büyük
Taarruz ile de Anadolu’nun ilelebet bir Müslüman
yurdu olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. Bu vesile
ile mukaddes değerler uğruna canını feda eden aziz şehitlerimize,
Hakk’a yürüyen kahraman gazilerimize
Yüce Rabbimden rahmet diliyorum.