Gaziantep siyaseti oldum olası hep hareketlidir. Seçim olsun olmasın, özellikle de kulis anlamında siyaset kazanı her zaman kaynar. Hele bir de seçim varsa, kazanın altına odun atanlar mı, benzin dökenler mi, Allah hak getire…

Siyasetin bu denli hareketli olduğu Gaziantep’te son dönemde dikkatimi fazlasıyla çeken ciddi bir sorun göze çarpıyor. Sosyal medya üzerinden yapılan kirli siyaset ve algı oyunları….

Sosyal medyanın nedenli tehlikeli ve tehdit edici olduğu zaten malum. Bunu tartışmaya bile gerek yok. İsimsiz, yüzsüz ve sorumsuz hesaplar üzerinden yürütülen sistematik karalama ve itibar suikastları, Gaziantep siyasetine yön verici duruma gelmeye başladı. Bu paylaşımlar artık yalnızca siyasi eleştirinin sınırlarını aşmakla kalmıyor; insanların ailelerine, şerefine ve özel hayatına kadar uzanan kirli bir dile dönüşüyor.

Arife tarif gerekmez, o hesapların kimler olduğunu herkes tahmin ediyordur. Bu nedenle isim isim yazmaya gerek yok. Yazılanlar doğru veya yanlış, ben işin orasında değilim. Mesele, yazılanların dedikodudan çıkıp, haysiyet cellatlığı noktasına gelmesi ve kim olduğu belli olmayan hesaplar üzerinden yapılması.

Siyaseti şekillendirmek, kamuoyunu yönlendirmek ya da rakipleri yıpratmak adına başvurulan bu yöntemler, ne demokratik mücadeleyle ne de ifade özgürlüğüyle açıklanabilir. Eleştiri başka bir şeydir; iftira, dedikodu ve ahlaksız saldırı başka bir şey.

Sosyal medya, düşüncenin özgürce ifade edildiği bir alan olmalıdır. Ancak bugün Gaziantep’te, isimsiz nickler arkasına gizlenen bazı odaklar, cesaretlerini anonimlikten alan bir linç kültürü inşa etmeye çalışıyor. Bu kişiler, ne söylediklerinin hukuki sorumluluğunu üstleniyor ne de vicdani bir sınır tanıyor.

Bir siyasetçiyi eleştirmek yerine, ailesini hedef almak, bir kamu görevlisini sorgulamak yerine onurunu lekelemeye çalışmak; acziyetin ve çaresizliğin açık göstergesidir. Gücü olmayanın dili kirlenir, argümanı olmayanın iftirası çoğalır.

Gaziantep; ahilik geleneği, ticari ahlakı ve güçlü aile yapısıyla bilinen kadim bir şehirdir. Bu şehirde aile kutsaldır, onur pazarlık konusu yapılamaz. Sosyal medyada sergilenen bu seviyesiz dil, ne Gaziantep’in değerleriyle ne de toplumsal hafızasıyla örtüşmektedir.

Unutulmamalıdır ki; bir insanın ailesine ve onuruna dil uzatmak, sadece o kişiyi değil, toplumun ortak vicdanını da hedef almaktıadır. Bu tarz paylaşımlar normalleştikçe, toplumsal çürüme derinleşir.

Operasyon hesapların en büyük yanılgısı şudur: “Nasıl olsa bulunmam.” Oysa dijital dünyada hiçbir iz tamamen kaybolmaz. Türk Ceza Kanunu’nda hakaret, iftira ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçtur. Sosyal medyada işlenmesi ise bu suçu ortadan kaldırmaz; aksine delillendirir.

Bugün susulan her iftira, yarın daha büyüyerek karşımıza çıkar. Bu nedenle hem mağdurların hukuki haklarını araması hem de yetkili kurumların bu alandaki denetimi ciddiyetle ele alması şarttır.

Şu da var… Şehitkamil’deki gelişmelerle ilgili yazan operasyon hesabının akibetini bizzat en yetkili kurumlara sorduğumda şimdilik herhangi bir gözaltı olmadığı cevabını aldım. Ama soruşturma yapıldığı bilgisini de aldım. Bir bakmışız, operasyon hesapları devletin şefkatli kollarında!!!

Gaziantep’te siyaset, dedikoduyla değil; projeyle, vizyonla ve halkın karşısına çıkacak cesaretle yapılmalıdır. Rakibini itibarsızlaştırarak yükselmeye çalışanlar, aslında kendi yetersizliklerini ifşa ederler.

Toplum artık şunu net biçimde görüyor:
Kim konuşuyor, nasıl konuşuyor ve neyi gizlemeye çalışıyor.

İsimsiz hesaplardan yayılan kirli dil, geçici olabilir; ama açtığı yaralar kalıcıdır. Gaziantep’in siyasetini, sosyal hayatını ve ortak değerlerini bu seviyesizliğe teslim etmemek herkesin sorumluluğudur.
Eleştiri haktır. İftira suçtur. Aileye, onura uzanan dil ise ahlaksızlıktır.