Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi, toplumun temel taşı olan aile yapısının güçlendirilmesi adına önemli bir adım olarak kayda geçti. Bu duyuru, özellikle ekonomik zorluklarla, sosyal çalkantılarla ve manevi boşluklarla mücadele eden milyonlarca aile için bir umut ışığı olabilir. Fakat bu umudun gerçeğe dönüşmesi, sadece temennilerle değil, sahada atılacak somut adımlarla mümkün olacaktır.
Aile, bireyin ilk eğitildiği, ilk sevgiyle tanıştığı ve ilk dayanışmayı öğrendiği kurumdur. Ne var ki, son yıllarda ekonomik darboğazlar, işsizlik, bağımlılık, şiddet ve sosyal kopukluk gibi nedenlerle bu temel kurum ciddi yaralar aldı. Özellikle Gaziantep gibi büyük ve dinamik şehirlerin ilçelerinde birçok aile hem maddi hem manevi yönden ciddi desteklere ihtiyaç duyuyor. İşte bu noktada “Aile Yılı”nın bir takvimden ibaret kalmaması gerekiyor.
Bu yıl, yalnızca kutlama mesajlarıyla değil, sosyal politikalarla, hane destek programlarıyla, aile içi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasıyla, çocuk ve gençlerin eğitimi ve rehabilitasyonuyla, bağımlılıkla mücadelede kararlı adımlarla anılmalı. Devletin sosyal kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları bu süreçte koordineli çalışmalı.
Unutulmamalı ki, güçlü aile demek; güçlü birey, huzurlu toplum ve sürdürülebilir kalkınma demektir. Aileleri ayakta tutan, yalnızca maddi destek değil; aynı zamanda moral, rehberlik, ilgi ve dayanışmadır. Gaziantep’in Şahinbey’inden Yavuzeli’ne kadar her mahallede ihtiyaç sahibi ailelerin sesi duyulmalı, onların evinde sıcak bir çorbanın, çocukların gözlerinde umudun varlığı hissedilmelidir.
2025 yılı gerçekten “Aile Yılı” olacaksa, bu yıl; ihtiyaç duyan her anneye bir el, her babaya bir destek, her çocuğa bir gelecek umudu olmalıdır.