Son günlerde Gaziantep’in hemen hemen her bölgesinde gözle görülür bir “fıstık üvezi” istilası yaşanıyor. Kentin merkezinden en ücra mahallesine kadar bu küçük ama etkili böcekler adeta şehrin yeni misafiri olmuş durumda. Kimi evinin balkonunda, kimi aracının camında, kimi ise sabah yürüyüşünde bu böceklerle karşılaşıyor. Görünüşte zararsız gibi dursalar da, toplu halde ortaya çıkmaları hem insanları rahatsız ediyor hem de doğanın dengesine dair ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.
Aslında bu üvezler, doğanın kendi içinde kurduğu hassas dengeyi bize yeniden hatırlatıyor. Fıstık üvezi, özellikle kurak havalarda çoğalan bir böcek türü. Yağmurun az yağdığı dönemlerde nem oranının düşmesiyle birlikte üremeleri hızlanıyor. İşte bu nedenle son haftalarda yaşadığımız kuraklık, Gaziantep’te bu istilanın en önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, ilaçlama çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Ancak uzmanlar, bu tür doğa kaynaklı böcek artışlarının yalnızca kimyasal yöntemlerle kalıcı olarak ortadan kalkamayacağını belirtiyor. Çünkü bu bir doğa olayı ve çözümü de yine doğanın kendisinde. Yani Yağmur…
Büyüklerimiz ne güzel söyler: “Yağmur yağmadan üvez gitmez.” Gerçekten de yağmur, yalnız toprağı değil, havayı da temizler. Bu tür küçük böceklerin doğal döngüsünü de kırar. Bu yüzden bugünlerde Gaziantep halkı kadar çiftçilerimiz de gökyüzüne dönüp dua ediyor. Çünkü bu istilanın son bulması, bir anlamda Rabbimizin rahmetine bağlı.
Kuraklık, sadece fıstık üvezi değil; toprakta, tarımda, ağaçta ve insanda da iz bırakıyor. Bu küçük böceklerin artışı, aslında doğanın “Ben dengesizim” demesinin bir yolu. Bizlere düşen, bu işareti doğru okumak, çevremizi korumak ve doğanın sesine kulak vermek.
Umarım en kısa zamanda rahmet yağar, hem toprak hem de şehir nefes alır. Çünkü Gaziantep’in de, fıstığın da, insanın da bu yağmura ihtiyacı var.