Çevremde duyduğumda rahatsız oluyordum. Şimdi dizilerde ve filmlerde de duymaya başladım. Çok fazla yaygınlaştı. Bizler karşımızdaki insana nasıl hitap ederiz? Adını biliyorsak adıyla ya da akrabamızsa baba, anne, dayı, hala, teyze diye hitap ederiz.
Bahsedeceğim hitap şekli çocuklarımıza karşı kullandığımız hitaplar. Çocuklarımızı çok güzel sözcükler olan ve onlara sevgimizi çok güzel aktaran “oğlum, kızım, evladım, yavrum, canım, her şeyim” gibi sözcükler yerine babasıysa “babammm” annesiyse “anemmm” teyzesiyse “teyzem” diye sevmeye hitap etmeye başladık.
Bazen çok komik oluyor: Erkek çocuğunu “anneannem, teyzem, halam” kız çocuğunu “dedem, dayım, amcam” diye sevdiklerinde. Ayrıca çocuklara adlarıyla hitap edildiklerinde özgüvenlerinin geliştiği de bilimsel olarak kanıtlanmışken.
Çocuklara ben senin babanım, bu annen, bu teyzen, bu dayın diye öğretiyorsun. Bunlara böyle hitap edeceksin diyorsun. Çocuk da bunlara öğretildiği gibi baba, anne, teyze, dayı diyor. Sonra bir de bakıyor ki onlar da kendisine aynı sözcüklerle hitap ediyor. Çocuğun kafası karışıyor kim kimdi, diye. Hatta kendisini “babam” diye seven kız çocuğu babasına “kızımmm” dese şaşırmayız herhalde. Söyleyecek sözümüz de olmaz. Bu sözcüklerle çocuklarımızı değil kendimizi seviyormuşuz gibi geliyor bana. Çünkü o hitap edilen kişi karşındaki değil, sensin!
Bütün bunlar çok sevdiğimiz evlatlarımıza sevgimizi göstermek için duygu yoğunluğuyla ve sevgimizi anlatmakta bilinen sözcüklerin yetersiz kaldığı durumlarda ürettiğimiz hitaplardır kuşkusuz. Yine doğru anlamda kullanmadığımız onları çok sevdiğimizi göstermek için kullandığımız başka sözcükler de var: Aşkım, sevgilim gibi. Bunlar çocuklara hitap şeklinde kullanılabilecek sözcükler midir, tartışılır.
Özellikle aşkım, sevgilim sözcüklerinin gerçek anlamlarını çocuklar dört yaşında öğreniyor ve annelerine, senin aşkın ben değilim, senin aşkın baban, diyebiliyor. Birileri de aşkın ille de karşı cinse olamayacağını birçok şeye aşık olunabileceğini savunuyor. Saygı duyarım ama bazı sözcüklerin anlamlarını da yerinde kullanmak ve özelliklerini de bozmamak gerekir.
Çocuklarımızdan sevgi sözcüklerini esirgemeyelim. Onlara sevgimizi nasıl geçirebilirsek o şekilde davranalım. Bu konuda kısıtlamanın olmaması gerektiğini de belirtmek isterim. Çünkü hala büyükleri yanında çocuklarını kucaklayamayan, yanağını sıkamayan, öpemeyen, oğlum, kızım deyip sevgisini gösteremeyen sözde geleneklere(!) bağlı insanlarımız var.
Sevgiyle büyüyen çocuk kötülüklerden uzak kalır. Toplumdaki birçok kötülüğün sebebi sevgisizliktir. Yaşamın kaynağıdır sevgi. Sevgi alanı da vereni de besleyen sihirli bir güçtür. Sevgiden yoksun çocukların büyümesi, yürümesi, konuşması da gecikir. Zeka düzeyinde gerileme olur. Anne-babalar, çocuk için en önemli besinin “sevgi” ve “sevecenlik” olduğunu bilerek, çocuklarına yeterince ilgi ve sevgi göstermelidirler.
Sevginizi doğru ve doğru anlamlı sözcüklerle göstermenizde yarar var. Ama başka türlü de gösteremiyorsanız, sevginizi gösterin de nasıl gösterirseniz gösterin. Çocuklarımız yeter ki sevgisiz büyümesin.