Namus ve hürriyet için ölmek, bize ağustos ayında soğuk su içmekten daha tatlı gelir “diyen yiğitlerin harman olduğu yer Antep.

“Bu kâfirin kurşunu adama geçmez” deyip…

10 ay, 8 gün… Kül ve enkaz yığını haline gelmiş bir şehirde…

“…Anamın peçesi açılmasın, mabedimin göğsüne namahrem eli değmesin

“Ya istiklal ya ölüm !”deyip…

“Hamdolsun sancağı koymadık çamurda…

Tam altı bin kurban verdik bu uğurda.”

Gururlu kızlarımız, bıyıkları terlememiş oğullarımız, aksakallı dedelerimiz, göğüsleri süt kokan gelinlerimiz, analarımız, bacılarımız, kardeşlerimiz…

Türk, Kürt, ,Alevi, Sünni, topyekûn bir halk.

Aylarca ölümüne dövüştüler.

Aç kaldılar… Susuz kaldılar.

Buğday başakları gibi biçildiler.

Yer… Al kana boyandı, gökyüzünübarut karası bulutlar kapladı.

Ölüm, gül bahçesiydi hepimize.

Bayrağı indirtmediler, ezanı susturtmadılar…

Direne direne erdik muradımıza.

Mağrur gelenler… Mağlup gittiler.

25 Aralık 2014.Gaziantep’imizin Kurtuluş Günü.

“Ateşi ve ihaneti gördük, dayandık… Dayandık her yanda”

Boyun eğmedik işgale.

İşgalcileri ve işbirlikçilerini;

Unutmadık… Unutturmayacağız!

Haberiniz ola!