Üç hafta önce, ünlü iş insanı Oktay Kara’nın oğlu Levent Kara’nın, bir kadına yönelik darp iddiaları nedeniyle tutuklanmasının ardından, iş dünyasında yeni jenerasyonun yarattığı tehlikeye dikkat çekmiştim.

Şunu kabul etmek gerek; yeni nesil sanayicinin sosyal yaşantısı ne kadar sıkıntılıysa, bir başka büyük sıkıntı da birkaç gün önce Metro Market kavşağında yaşanan silahlı saldırı benzeri olaylardır. Ünlü bir dondurmacı iş insanının, aracıyla seyir halindeyken çapraz ateşe tutulması ve aracına 12 el kurşun isabet etmesi hem düşündürücü hem de tehlikeli. Birçok kişiyi ürküttüğünü de söylemek gerekir.

Aslında son dönemde buna benzer küçük çaplı sorunlar kulağımıza sıkça geliyordu. Ancak bu olay, çok daha ses getirici oldu. İş dünyasının ciddi şekilde rahatsızlık duyduğu bu ve benzeri meselelerin üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekiyor. Metro kavşağındaki saldırı sonrası kolluk kuvvetlerinin olaya dört koldan sarılıp, zanlıları kısa sürede tespit ederek yakalaması bu açıdan son derece önemli.

Meseleyi derinlemesine incelediğimizde, sorunun temelinde ekonomideki gelişmeler ve Gaziantep’in demografik yapısında yaşanan değişim yatıyor. Konu oldukça hassas. Bu nedenle kelimeleri titizlikle seçmek gerektiğinin farkındayım.

Son üç yılda yaşanan yüksek enflasyon ve yüksek faiz politikaları, orta tabaka olarak adlandırılan kesimi ya yok etti ya da iyice daralttı. Uzmanlara göre toplum artık iki sınıfa ayrılmış durumda: ya çok zengin, ya da fakir. İki tabaka arasındaki makasın giderek açılması, ciddi toplumsal sıkıntıları da beraberinde getiriyor.

Hele bir de Gaziantep gibi yıllık 10 milyar dolar ihracat yapan, konut ve hizmet sektörlerinde İstanbul ile yarışan bir kentte, bu makas farkı çok daha belirgin hissediliyor. Birkaç kilometre mesafede, Afrika’nın geri kalmış bölgelerini andıran mahallelerle, İstanbul’un lüks semtlerini aratmayan caddeler bir arada. İşte bu ortamda, yıllardır iç içe yaşam kültürünü başarıyla sürdüren Gaziantep’in, ekonomik daralmanın kalıcı hale geldiği bu dönemde aynı başarıyı devam ettirmesi son derece önemli.

Farklı gelir grupları arasındaki yaşam çatışmasını bir sorun haline getirmeden, sürdürülebilir bir birlikte yaşam kültürüne dönüştürmek artık bir zorunluluk.

Çok iyi hatırlıyorum; Şamil Tayyar ile yaptığım ilk milletvekilliği dönemindeki bir röportajımda, Gaziantep’e dair çok çarpıcı tespitini paylaşmıştı:
“Gaziantep obez büyüyor. Büyümeyi toplumun tamamına eşit oranda yayamazsa, gün gelir anlı şanlı iş insanlarımız o lüks araçlarına binemez, restoranlara gidip yemek yiyemez hale gelirler.”
Çok şükür o gün hiç gelmedi. Ancak son birkaç yılda kentte artan illegal yapılanmalar ve alacak-verecek meselesi adı altında yaşanan olaylar, endişe verici boyutlara ulaşmış durumda.

Bu gelişmeler ışığında, kolluk kuvvetlerinin bu tür yapılanmalara aman vermemesi, fırsat tanımaması ve meydana gelen olayları anında aydınlatması, kentin güvenliği ve huzuru açısından hayati öneme sahip.