Gaziantep’te ekonomi iki ayrı fotoğraf veriyor. Bir yanda iflasın eşiğine gelmiş işletmeler, diğer yanda alkışlar eşliğinde düzenlenen ödül törenleri…


Aralık ayında yalnızca bir haftada 20 konkordato talebinin mahkemelere yansıdığı bir şehirden söz ediyoruz. Mahkeme, bu taleplerin kimisini reddetti, kimisine geçici, kimisine kesin mühlet kararı verdi.

Kentte herkesin moralini bozan, canını sıkan konkordato gerçeği ortadayken, geçtiğimiz hafta GAİB’in, bu hafta ise Sanayi Odası’nın ödül törenlerini izledik.

Ekonomik sıkıntı bu denli can yakıcıyken, şehirde konkordato gerçeği adeta alıp başını gitmişken; “dostlar alışverişte görsün” misali, bu törenler neyin göstergesi?

Şunu artık kabul edelim. Bugün Gaziantep sanayicisinin önceliği plaket almak değil, ayakta kalabilmektir. Hatta daha ötesine gideyim, birilerine para kazandırayım diye fuarlar düzenleyip, zoraki katılan sanayiciye ekstra giderler yaratmak değil, iş dünyasının temel sorunlarına çözüm bulmak için lobi yapmaktır. Üretici; finansmana erişemiyor, yüksek girdi maliyetleriyle boğuşuyor, kârlılık hızla eriyor. Sanayici çözüm bekliyor, vitrinde konu mankeni olmak istemiyor.

Hadi diyelim tören yaptınız. Bari bunu fırsata çevirin, kentin acı gerçeğini Bakan’ın gözüne sokun. Ama nerede?

Sanayi ve Teknoloji Bakanı M. Fatih Kacır, Gaziantep’e gelmişken yapılan konuşmaları dikkatle dinledik. Kürsüden, sanki her şey yolundaymış gibi “günlük gülistanlık” bir Gaziantep sanayisi anlatıldı. Oysa gerçek bambaşka. İç piyasada daralma, ihracatta baskı, krediye erişimde kilitlenme varken; sorunları dile getirmek yerine yapılanları anlatmak kime ne kazandırıyor, kimse anlamıyor.

Bir de “yeni nesil sanayicilik”, “yapay zekâ”, “dijital dönüşüm” söylemleri var. Elbette bunlar önemli. Ancak bugün Gaziantep sanayicisinin derdi yapay zekâ değil; nakit akışı…
Yeni nesil sanayicilik değil, finansmana kolay erişim…
Dijital dönüşüm değil, enerji ve hammadde maliyetlerinin düşürülmesi…
Yüksek teknolojik üretim değil, yüksek faiz, düşük kur sarmalının yarattığı sorunların artık bitmesi…

Bu gerçekler ortadayken, yangın yerinde dekorun konuşulmasını kimse kabullenmiyor.

İki haftadır mecburi katılımla ödül alan sanayicilerin bir çoğu ile yaptığımız sohbetlerde, onlar bile bu törenlerden şikayet ediyorsa gerisini varın siz düşünün…

Kimse kusura bakmasın ama, bunun adı şov yapmaktan başka bir şey değil.

Şu da var, Allah bile bu şovu kabul etmemiş olmalı ki, bir şekilde şaşırtıp, protokol krizini ödül töreninin önüne geçiriyor.

Bu kopukluk ve vurdumduymazlık öyle bir noktaya geldi ki, CHP İl Başkanı Vakkas Açar’a yönelik yaşanan protokol krizi, törenin kendisinden daha çok konuşuldu. Medyada ödüller değil, yaşanan kriz haber oldu. Bu da aslında neyin yanlış gittiğinin açık bir göstergesi.

Gaziantep, üretim gücüyle, emeğiyle, alın teriyle ayakta duran bir şehir. Bu şehir, sorunlarını halının altına süpüren değil; gerçeklerle yüzleşen, çözüm üreten bir anlayışı hak ediyor. Sanayici alkış değil, nefes almak istiyor.

Ve unutulmamalıdır: Gerçekler konuşulmadıkça, plaketlerin sesi konkordato dosyalarının gürültüsünü bastıramaz.