Gaziantep'te son 15-20 gündür herkes Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz-Ak Parti-CHP üçgenindeki gelişmelere yoğunlaşmış olsa da, aslında kimsenin dikkate almadığı büyük bir tehlike çığ gibi büyüyor.
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nin durumundan bahsetmek istiyorum. Öyle kritik ve tehlikeli süreçten geçiliyor ki...
Siz bakmayın ihracat artışına, elektrik tüketimine, istihdam rakamlarına falan... OSB'nin durumu öyle vahim ki, bunu anlatmak kolay değil.
İşsizlik alabildiğine artmış durumda. Bir yıl öncesine kadar işçi arayan ama bulamamaktan dert yanan iş dünyası, şimdi bırakın işçi aramayı, her gün kapattığı bölümlerden dolayı işçilerini kapı önüne koymak zorunda kalıyor. Ücretsiz izinler veya resmi tatiller fırsat bilinerek, izinler yıllık izne çevrilip şarteller kapatılıyor.
Organize'de işlerin nasıl olduğunu görmenin iki yolu var. Biri, TIR trafiği, ikincisi de, cuma günleri camideki insan yoğunluğu. OSB'ye ne zaman gitsem, yollardaki TIR'lara bakarım. Trafik yoğunsa, bilirim ki, üretim var, çarklar dönüyor, işler tıkırında. Cuma namazlarında, cemaat caminin dışına taşmışsa, istihdam zirvede.
Peki şimdi ne durumda?
Gidin gezin, yollarda tek tük TIR görürsünüz. Cuma günü de atlayıp camilerden birisine namaza gidin. Ezandan sonra bile gitseniz, içeride kendinize rahatça yer bulabilirsiniz...
Açık söyleyelim, mevcut ekonomik durum, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'ni bitirmek üzere. Hangi sanayicinin yanına gitsem, gelecekten çok umutsuz, hayatından mutsuz. Yeni yatırım yok, dolayısıyla istihdam yok. Borç çok büyük. Şimdilik, üretim değil faiz gelirleri ile döngü sağlanıyor. Herkes küçülüyor. Bölüm bölüm işletmeleri kapatıyor. Olan da çalışana, yani işçiye oluyor.
Girdi maliyetleri olabildiğince tavan yapmış durumda. En düşük işçinin maliyeti 1400 Dolar. Enerji, vergi, hammadde ve işletme giderleri bir yıl öncesine kadar yüzde 50-60'lar oranında artarken, üretimin azalması ve kar marjının erimesi, herkesin en büyük sorunu. Yani, giderler artarken, gelirler sürekli düşüyor. Stoğa çalışanlar da bir yerde pes diyecek. İşte o zaman OSB'nin halini hiç düşünemiyorum.
Konkordato, iflas haberleri her gün klasik hale geldi…
Şimdiden söyleyeyim, Gaziantep için OSB kentin can damarı, her şeyi diyoruz ya, böyle devam ederse 3 yıla Gaziantep'te sanayi diye bir şey kalmaz, uyarımı yapayım. 50-60 yılda tırnağıyla kazıya kazıya sanayi kenti olan, Anadolu Kaplanları denilince akla ilk gelen kent olan Gaziantep, böyle devam ederse korkarım derin bir sosyal patlama yaşayabilir.
Bu tehdidi gören bir çok sanayici, Gaziantep'ten kaçmaya başladı bile. İş gücü başta olmak üzere, girdilerin ucuz olduğu ülkeler şu aralar Gaziantepli sanayicilerin yatırımlarını taşıdığı yerler. Tanıdığım bir çok sanayici, fabrikasını yurt dışına taşıdı. Mısır ve Türki Cumhuriyetleri ile gittikçe Doğu'ya kayan sanayi, Gaziantep için en büyük tehdit.
Bu kadar yüksek faiziz olduğu yerde, kim üretim yapar, kim büyümeye çalışır ki? Herkes, parasını faize yatırarak, rant ekonomisiyle zararını karşılama derdinde.
Bunları söylerken, elbette sanayicimiz çuvaldızı başkasına batırırken, iğneyi de kendine batırmak ve özeleştiri yapmak zorunda. Özellikle, pandemi döneminde devletin ucuz ve bedava oranında para dağıttığı günlerde, yüksek teknoloji ve AR-GE'ye yatırım yapılmak yerine, paraların gayrimenkule, arsalara bağlanması da bugün geldiğimiz noktanın sebepleri arasında. Yıllardır söylüyoruz, Gaziantep artık ara mamülcü olmaktan çıkıp, yüksek teknolojiye, katma değerli ürünlere yönelmeli diye ama, maalesef sanayicimiz de bu anlamda kendini yenileyemedi. Sanayi devrimini gerçekleştiremedi.
Sonuçta, gelinen noktada, devletin yanlış ekonomi yönetiminin etkisi olduğu kadar, sanayicinin kendini yenilemeyip, geleneksel sanayicilikte ısrar etmesi de ciddi etken oldu. Ve şimdi bunun sıkıntısını hep birlikte yaşıyoruz.
Korkarım, böyle giderse Gaziantep sanayisi için bugünler daha iyi günler gibi gözüküyor. Acı ama, gerçek bu. İnşallah ben yanılırım...