2025 yılının son günlerine yaklaşırken, geriye dönüp baktığımızda hepimizi yoran, yıpratan ve birçok açıdan sınayan bir yılın içinden çıktığımızı görüyoruz. Yaşanan ekonomik dalgalanmalar, art arda gelen fiyat artışları ve özellikle gıda sektöründe ortaya çıkan hileli üretimler, toplumda güvensizliği ve tedirginliği artıran başlıca başlıklar oldu.


Gıda ürünlerinde yapılan hileler, yalnızca vatandaşın sofrasına değil, aynı zamanda sağlığına ve bütçesine de açık bir saldırı gibiydi. Market raflarında gördüğümüz birçok ürüne kuşkuyla bakmak zorunda kaldık. Bu durum, hem tüketicinin hem de dürüst üreticinin belini büktü.


Ekonomi cephesinde ise tablo daha da ağırdı. Organize Sanayi Bölgesi’nde peş peşe gelen konkordato haberleri, bir zamanlar tam kapasite çalışan fabrikaların üretim düşüşleri ve işçi sayısındaki azalmalar; hem çalışanı hem işvereni derinden etkiledi. Ekonominin dar boğaza girmesiyle iş dünyasında tedirginlik hakim oldu. Dolar ve altındaki durmak bilmeyen yükseliş ise halkın alım gücünü eriten en büyük faktörlerden biriydi.


Özetle; 2025 yılı, hem cebimizi hem moralimizi zorlayan bir süreç olarak hafızalara kazındı.


Fakat her ne kadar zorlu bir yılı geride bırakıyor olsak da, önümüzde bizi bekleyen yeni bir yıl var. Yaklaşık 40 gün sonra 2026’ya “merhaba” diyeceğiz. Elbette takvim değişince her şey bir anda düzelmeyecek; ancak umudun olmadığı yerde yarınları kurmak da mümkün değil. Umut, insanı ayakta tutan en güçlü dirençtir.


2026’dan beklentimiz büyük değil, aslında çok sade: Bolluk, bereket, istikrar ve huzur.


Çünkü zor bir yılın ardından, en çok ihtiyacımız olan şey yenilenmek, nefes almak, yeniden üretmek ve kazanmaya başlamak.


İnşallah 2026, ekonomide çarkların yeniden hızlandığı, OSB’de konkordato değil yeni yatırımların konuşulduğu, vatandaşın sofrasına güvenle oturduğu, üreticinin emeğinin karşılığını aldığı bir yıl olur.


Bu şehrin de, bu ülkenin de potansiyeli büyük… Yeter ki dengeler sağlansın, güven ortamı oluşsun ve çalışanın, üretenin, yatırımcının önü açılsın. O zaman bereket dediğimiz şey zaten kendiliğinden gelir.


Zorluklarla geçen 2025’i uğurlarken; daha güçlü, daha umutlu ve daha kararlı bir şekilde 2026’ya adım atmak dileğiyle…