Osmanlı’dan devralınan ekonomik durum hiç de iç açıcı değildi. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne sağlam bir ekonomik miras kalmamıştı.  Ülkede gıda ürünleri hariç hemen her şey kaçak yolla ülkeye sokulmakta, ülkenin kaynakları dışa akmaktaydı.

Atatürk önderliğinde; “17 Şubat-4 Mart 1923” tarihleri arasında İzmir İktisat Kongresi yapıldı. Milli ekonomiyi  aya kaldırmak  için bir dizi karar alındı. Buna paralel olarak “14 Aralık 1929” tarihinde, Ankara’da, “Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti” kuruldu. Ardında da “12 Aralık 1930” yılında Gaziantep’te “cemiyetin şubesi” açıldı.

Milli iktisat ve Tasarruf cemiyeti; “İşte pekmez, işte fıstık, işte üzüm, işle bal/İşte kâğıt kalem, işte kumaş, işte şal/ İşte ipek, işte pamuk, işte yün, hep yerli mal /Hem ye, hem iç, hem geyin, sen koyma boynunda vebal” diyerek, yerli mallarını üretme ve tüketme alışkanlığını her daim teşvik ederlerken, her yıl 12-18 Aralığı da; “Tasarruf ve Yerli Malı Haftası” ilan ettiler.

Yerli Malı Haftası; ülkenin ve ülke insanlarının sahip oldukları öz kaynakları tanımasını sağlamak, bunları en uygun ve akılcı bir şekilde kullanılmasını teşvik etmek, tasarruf fikrini aşılayıp, yaygınlaştırarak milli servetin artırımına katkı sağlamak gayesi için ortaya çıkmıştı.

 Gaziantep’te Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti, Artırım ve Yeri Malı Haftası hazırlıklarına on beş gün evvelden başlarlardı. Hafta boyunca okullara, vilayet girişlerine, belediyeye, askeri kışlalara, “bütün yollara, köşe başlarına, kahve, gazino gibi umumi yerlere yerli malı ve arttırma hakkındaki afiş, döviz ve levhalar” asılırdı. Yıl boyu Gazetelerde tasarrufu ve yerli malını teşvik edici küçük ilanlar çıkartılırdı

Haftanın en önemli etkinliklerinden biri de vitrin yarışması olurdu. Bu hafta yerli imkânlarla üretilen yerli malları vitrinlerde teşhir edilirdi. Vitrin müsabakasının galiplerini tespit etmek için seçme heyeti toplanır, yarışmaya katılan mağazalar dolaşılarak en iyi vitrini teşhir eden mağaza seçilir, onlara ödülleri takdim edilirdi.

Bu hafta Yerli malı haftası.Bundan 50-60 yıl kadar önce, ilk okul öğrencisi iken, bizler de her yıl Yerli Malı Haftasını kutlardık. Bu hafta gelince hepimizi bir heyecan kaplar, sınıflarımızda ve okulda tatlı bir telaş başlardı.

Aslında Yerli Malı Haftası boyunca yöremizde ve ülkemizde üretilen meyve, sebze, sanayi mallarını konuşur, onları tanımaya çalışır, yerli malların kullanılmasını teşvik edici bilgiler alır, tasarrufun yollarını bellerdik.

Yerli malı haftasında evlerimizden getirdiğimiz meyveler, şirelikler, şekerlemeler, peynirler, yumurtalar masalara dizilir, getiren getirmeyen hep birlikte yer, yerli malıyla ilgili şiirler okunur, yerli malı ürünlerin önemi vurgulanırdı.

Özellikle okul çevrelerinde bu hafta çok önemsenir ve özel programlarla kutlanırdı.

Cumhuriyetin ilk yıllarından 1980’lere kadar Yerli Malı Haftaları özel önem taşıyan, teşvik edilen, dikkat çeken, oldukça ses getirecek şekilde kutlanırken, gümrük kapılarımızın ithal mallara kapılarını açmasıyla birlikte bu hafta önemini yitirdi, unutuldu gitti.