2025 yılını acısıyla, tatlısıyla geride bırakıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bize hem kazandırdıklarıyla hem de kaybettirdikleriyle bir çok ders bıraktı. Özellikle ülke olarak ekonomik anlamda zor bir yıl geçirdiğimizi inkâr etmek mümkün değil. Küresel krizin etkileri, sadece birkaç ülkeyi değil, maalesef tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de derinden etkiledi.
Zaman zaman umutlandık, zaman zaman endişelendik. Ekonomide toparlanma sinyalleri görülse de, sahaya baktığımızda tablo her kesim için aynı değil. Özellikle Organize Sanayi Bölgeleri başta olmak üzere birçok işletmenin zorlandığı, konkordato ilanlarının arttığı, üretim ve istihdamda dalgalanmaların yaşandığı bir yılı geride bıraktık. Bu durum sadece sanayiciyi değil, işçiyi, esnafı ve dolaylı olarak tüm toplumu etkiledi.
Gaziantep gibi üretim ve emekle büyüyen bir şehirde bu sıkıntılar daha net hissedildi. Fabrikalardaki yavaşlama, piyasalardaki daralma ve artan maliyetler, geçim mücadelesini her zamankinden daha zor hale getirdi. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu şehirde umudu ayakta tutan güçlü bir irade de var. Gaziantep, geçmişte olduğu gibi bugün de çalışkanlığıyla, üretme azmiyle ve dayanışma kültürüyle ayakta kalmayı biliyor.
2025 bize şunu açıkça gösterdi... Artık daha planlı, daha temkinli ve daha dayanıklı bir ekonomik yapıya ihtiyaç var. Alınan her kararın, atılan her adımın sahadaki karşılığı iyi hesaplanmalı. Çünkü bu süreçte en küçük sarsıntı bile binlerce hanenin sofrasına doğrudan yansıyor.
Temennimiz odur ki 2026 yılı; işçisinden emeklisine, öğrencisinden esnafına, sanayicisinden ev hanımına kadar toplumun her kesimi için daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha bereketli bir yıl olsun. Umutların yeniden yeşerdiği, üretimin arttığı, alın terinin karşılığını bulduğu bir yıl olmasını diliyoruz.
Yeni yılın; Gaziantep’imize, ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. 2026, umudun yeniden güç kazandığı bir yıl olsun.