Müslümanlar, Medine’ye hicret ettikleri zaman, su sıkıntısı vardı. Çok kuyu vardı, ama suları çok tatlı değildi. Ama Rume Kuyusu’nun suyu çok tatlı idi. Bu kuyu da bir Yahudi’ye âitti. Yahudi, Müslümanları zor durumda bırakmak için, kuyudan her zaman su vermiyordu. Verdiği günlerde de çok yüksek fiyatla sattığı için herkes alamıyor, fakir Müslümanlar sıkıntı çekiyorlardı.

Peygamber efendimiz, bu durumu gördükçe üzülüyordu. Birgün buyurdular ki: “Rume Kuyusu’nu kim alır, kendi kovasını Müslümanların kovası ile beraber tutarsa, Cennetteki kovası bundan hayırlı olur.”

Bu müjdeyi işiten Hazret-i Osman “radıyallahü anh” hemen Yahudi’nin yanına gidip, pazarlığa başladı. 12.000 dirheme kuyunun yarı hissesini satın aldı. Kuyunun başında birgün Yahudi, diğer gün Hazret-i Osman durup, su veriyorlardı. Yahudi yine yüksek fiyatla suyu satıyor, Hazret-i Osman ise bedava olarak veriyordu. Müslümanlar, sıra Hazret-i Osman’a geldiği gün, o günün ihtiyaçlarını aldıkları gibi, ertesi günün ihtiyaçlarını da doldurup gidiyorlardı. Dolayısıyla ertesi gün Yahudi’ye gelen olmuyordu. Yahudi oyuna geldiğini anladı. Kuyunun diğer yarısını da aynı fiyatla Hazret-i Osman’a satmak istedi. Fakat Hazret-i Osman kabul etmedi. Bir müddet sonra tekrar gelip, daha aşağı bir fiyat teklif etmesi üzerine Hazret-i Osman ucuz bir fiyatla diğer yarısını da satın aldı. Böylece kuyunun tamamı Müslümanların ihtiyaçları için sebil edildi.