Evliyânın büyüklerinden Seyyid Fehim hazretleri Van’a gelirken çok yakınında, bağlık ve bahçelik bir nahiye olan Edremit’e uğramıştı. Çeşmeden abdest alırken bir genç, kendisine hürmetle hizmet etti. Hazret-i Seyyid ona dikkatle nazar edip; “İnşaallah, sana îmân nasip olur!” buyurdular. Sonra evine gittiler.
Seyyid Fehim hazretleri üç ay kadar Van’da kalıp Müküs’e (Bahçesaray’a) döndü. Bir müddet sonra, yaz ayını beklemeyip, doğruca Edremit’e geldiler. Aynı çeşmeden abdest alırken, birisi gelip dedi ki:
- Filanca Ermeni genci hastadır, sizi çok görmek istiyor. Hasta yatağında yattığı için, beni gönderdi. Muhakkak görüşmek arzu ediyor. Teşrif edebilir misiniz?
Seyyid Fehim hazretleri abdestini bitirince, ikisi birlikte bir papazın evine gittiler. Meğer o genç, oradaki bir Ermeni papazının oğlu imiş. Genç ona yalvararak şöyle ricada bulundu:
- Efendim! Çok hastayım. Öleceğimi anlıyorum. Bana lütfen sizin dininizi telkin ediniz!
O gence îmânı telkin etti. Genç, Kelime-i şehâdet getirip o anda vefât etti. Seyyid Fehim hazretleri babasına buyurdu ki:
“Bunun cenâzesi artık bizim oldu.”
Cenâzeyi alıp, Van’da Müslüman kabristanına defnettiler."