Bir şehir düşünün; tarihi sokaklarında tarihin izlerini taşıyan, mutfağıyla dünyaya nam salmış, kültürel zenginliğiyle Anadolu’nun kalbi olmuş bir yer. Yaşadığımız şehir sadece bizler için değil, artık Türkiye’nin ve hatta dünyanın dört bir yanından gelen misafirler için de vazgeçilmez bir durak haline geldi.
Evet, Gaziantep büyüyor. Gelişiyor. Her geçen gün kendini yeniliyor. Turizmde yakaladığı ivme ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oluyor. Gelen herkesin ilk izlenimi “ne güzel şehir” olurken, ne yazık ki kısa süre sonra bu memnuniyet yerini bir şaşkınlığa ve serzenişe bırakıyor, Fiyatlar çok yüksek!
Baklavasından kebabına, kahvesinden tatlısına kadar her şeyde hissedilen bu fiyat artışı, sadece ziyaretçileri değil, biz Gazianteplileri de rahatsız ediyor. Hangi esnafa sorsanız “maliyet arttı” diyor. Elbette, ekonomik koşullar kolay değil. Ama bu şehirde misafir ağırlamanın sadece lezzetle değil, adaletli fiyatla da olması gerektiğini unutmamalıyız.
Bir misafir, Gaziantep’e geldiğinde yalnızca gözüyle değil, gönlüyle de doymalı. “Ne yedim ama, ne güzel ağırladılar” diyebilmeli. Ancak son dönemde, bu güzel şehirde misafirperverliğimizin sıcağı fiyatların soğukluğu karşısında ne yazık ki eriyor.
Bu konuda artık Gaziantep’in yöneticilerine, esnaf odalarına, turizm ve gastronomi temsilcilerine büyük görev düşüyor. Fahiş fiyat uygulamalarına karşı net ve etkili adımlar atılmalı. Zira bu şehrin itibarını korumak, bir kişinin ya da bir grubun değil, hepimizin ortak sorumluluğu.
Unutmayalım; Gaziantep sadece doyuran değil, yaşatan bir şehirdir. Bizler sıcak insanlarız. Yaz mevsiminin kavurucu sıcaklığında bile gönlümüzü açarız gelen herkese. Ama gönlü doyuran Gaziantep’in, cebi yakan bir şehir olmasına asla müsaade etmemeliyiz.
Kültürümüz, mutfağımız, misafirperverliğimiz her zaman konuşulsun… Ama bir turist Gaziantep’ten ayrılırken “çok güzeldi ama pahalıydı” demesin.
Yine yazıyorum.
Yine çağrımı yineliyorum:
Bu şehri sevenler, bu şehri korumalı.