Bu arada tekrar ağlamaya başladı.. Şık giyimli amca elinin tersiyle Esmanın gözyaşlarını silerek ayağa kalktı:

- Eviniz nerde? diye sordu..

- Arka sokakta dedi Esma..

- Bende doktorum kızım anneni görebilir miyim ?

Esmanın gözleri parlamıştı gidelim doktor amca ama o ilacı verin.. Doktor amcası eczacı kalfasına seslendi:

- Bir kutu aspirin ver..

Esma sımsıkı tuttuğu bir kutu aspirin önde doktor amcası arkada eve doğru yürüdüler.. Esmanın aniden evden çıkmasını merak eden babası ve abisi kapının önüne çıkmışlardı..

Esma onları görünce koşarak bağırmaya başladı elindeki aspirin kutusunu sallayarak aldım annemin ilacını hem de doktor amca getirdim anneme bakacak..

Amele Seyit.. Kahveci Sinan.. İki Garip.. İki Çaresiz.. İki Umutsuz.. ve Esma.. ve Bir Kutu Aspirin..

Seyit ve Sinan gelenin doktor olduğunu duyunca ayağa kalkmış doktora doğru ellerini uzatarak tokalaşıp hoş geldin deyip içeri davet ettiler..

İçeri girdiklerinde doktor hastayı sordu. Doğruca Aynur Hanımın odasına girdiler. Hasta uyuyordu..

Sinan annesine seslendi. Doktor bırak uyusun dedi.. Röntgen filmlerini hastane tetkiklerini istedi. Esma bir çırpıda kocaman sarı zarfı getirip doktor amcasına uzattı. Doktor önce tetkiklere göz attı sonra siyah röntgen filmleri ışığa tutup teker teker defalarca baktı..

Odada çıt çıkmıyordu. Hane halkı meraklı bakışlarla elleri önlerinde iki pençe pür dikkat doktorun her hareketini izliyordu.. Doktor elindeki filmleri tekrar Esma ya uzattı ve babaya dönerek dışarı çıkalım dedi salona geçip sedire buyur ettiler doktoru..

Doktor anlatmaya başladı.. Buradaki meslektaşlarım doğru söylemişler tümör çok riskli bir yerde zor bir ameliyat olacak yurt dışına İsviçre ye gitmeniz lazım..

Baba Seyit bir kez daha yıkılmıştı. Onu biliyordu biliyordu da nasıl gidecekti yurt dışına hangi parayla..

Biliyorum beyim dedi doktora biliyorum da imkanımız yok ben amelelik yapıyorum beyim. Dediğin yerde bir doktor varmış bizim hemşerimiz çok iyi bir doktor ona ulaşabilsek ama nerdeee, imkansız..

Doktor, Sinanın getirdiği çayı alırken sordu:

- O doktorun ismini söylediler mi sana ?

Seyit bir çırpıda söyledi nasıl unutabilirdi..

- He beyim ismi Gazi Yaşargil.

Doktor hafifçe gülümsedi:

- Profesör Gazi Yaşargil benim..

Seyit doktora baktı:

- Bizimle eğlenme beyim hastamız var..

Doktor çayını karıştırırken devam etti:

- Evet Gazi Hoca benim.. Bir konferans için Ankara ya geldim hazır ülkeme gelmişken memleketim Diyarbakır'a uğramamak dostlarımı görmeden gitmek olmazdı.. Caminin yanındaki eczanenin sahibi benim iyi bir dostumdu vefat etmiş oğluna başsağlığı dilemeye geldim sonrası malûm. Esra kızım geldi mucize arıyordu ve buldu.. Şimdi ben hastayı seninle beraber götüreceğim ve ameliyatını bizzat ben yapacağım bir kuruş masrafınız gitmeyecek bir kaç gün daha buradayım siz pasaport işini halledin gerisi bana kalsın..

Seyit ve Sinan lâl olmuş, Esra'nın elindeki aspirin kutusunun aslında mucize ilaç olduğunu anlamış ikisi de aynı anda Gazi Hocanın elini öpmek için hamle yapmıştı..

Gazi Hoca, Estağfurullah deyip ayağa kalkmıştı.. Aynur Hanım, başarılı bir ameliyatla sağlığına kavuşmuş sağ salim evine dönmüştü.. bunun adı "mûcize" idi..

(Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in anılarından)

Alıntıdır...

DİLERİM Kİ BAŞKA ÜLKELERE GİTMİŞ OLAN DEĞERLİ İLİM ADAMLARIMIZ ÜLKEMİZDE KALIR SAYISI ÇOĞALIR HER HASTAMIZ DERMANA RAHAT KAVUŞUR :Toprak