Günde birkaç fincan kahve içmek zararsız görünse de, bu miktar arttığında vücut üzerinde baskı oluşuyor. Kafein, merkezi sinir sistemini uyararak geçici enerji artışı sağlasa da uzun vadede anksiyete, çarpıntı, uyku bozukluğu ve mide problemleri gibi yan etkilere neden olabiliyor.
Kafein, beyin ve sinir sistemi arasında uyarıcı bir etki yaratırken aynı zamanda kortizol (stres hormonu) seviyesini yükseltiyor. Bu durum vücutta sürekli bir “tetikte olma” hali yaratarak sinir sistemini yıpratıyor.
Kalp ritmini etkileyebilir
Aşırı kahve tüketimi, özellikle kalp sağlığı açısından risk oluşturuyor. Fazla kafein alımı kalp atış hızını artırarak ritim bozukluklarına (aritmi) neden olabiliyor. Bu etki, özellikle stres altında veya düzensiz beslenen kişilerde daha belirgin hale geliyor. Ayrıca, kafein kan basıncını yükselttiği için yüksek tansiyon hastaları açısından da dikkat edilmesi gereken bir unsur haline geliyor.
Mide asidini artırıyor
Kahvenin içeriğindeki asidik bileşenler, özellikle aç karnına tüketildiğinde mide asidini artırarak reflü, gastrit ve mide yanması gibi sorunlara yol açabiliyor. Aşırı kahve tüketimi, mide mukozasını zedeleyerek sindirim sisteminde hassasiyet oluşturuyor. Uzun vadede bu durum, sindirim bozuklukları ve mide ağrılarıyla kendini gösterebiliyor.
Uyku düzenini bozuyor
Kafein, vücutta yaklaşık 6 ila 8 saat boyunca etkisini sürdürebildiği için günün geç saatlerinde içilen kahve uykuya dalmayı zorlaştırıyor. Uyku kalitesindeki azalma, gün içinde yorgunluk, dikkat eksikliği ve sinirlilik haliyle sonuçlanıyor. Özellikle akşam saatlerinde kahve tüketimi alışkanlık haline geldiğinde kronik uykusuzluk sorununa dönüşebiliyor.
Dengeli tüketim şart
Kahve, doğru miktarda tüketildiğinde antioksidan özellikleri sayesinde faydalı bir içecektir. Ancak uzmanlara göre günlük tüketim miktarı 2-3 fincanı geçmemeli. Ayrıca günün erken saatlerinde içilen sade kahve, hem sindirim hem de sinir sistemi açısından daha güvenli bir tercih olarak görülüyor.
