Geç Hitit döneminin başkenti olarak bilinen eski Sam’al kentine ait kalıntıların izlendiği kazılarda bu sezon da yeni buluntular ve laboratuvar çalışmaları gündemde.
Arkeolojik Kazılar Neden Önemli?
Zincirli Höyük, İslahiye ovasında yer alan ve Demir Çağı’nda Sam’al krallığının merkezi olarak kabul edilen büyük bir höyüktür. Bölge, uzun süreli yerleşim katmanları sayesinde Anadolu’nun Geç Bronz Çağı’ndan Demir Çağı’na uzanan sürekliliğini anlamak için kritik veriler sunuyor. 20. yüzyılın başından bu yana farklı dönemlerde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan yazıtlı eserler, rölyefler ve günlük yaşam eşyaları, bölgenin politik, ekonomik ve kültürel ilişkilerini aydınlatıyor.
Kazılar Yeniden Başladı
Kazıların 2023 depremi nedeniyle durdurulmasının ardından, saha güvenliği ve arkeolojik katmanların korunması amacıyla yürütülen incelemeler olumlu sonuç verdi. 2024 yazında başlayan yeniden kazılarla (14. etap) sahada kontrollü çalışmalara geçildi; ekipler, hem açmalarda hem de kazı sonrası laboratuvar birimlerinde eserlerin korunmasına öncelik veriyor. Arkeologlar, toprak altındaki katmanlarda deprem kaynaklı belirgin bir hasar tespit edilmediğini ve mevcut envanterin güvenle çalışılabildiğini bildiriyor.
Laboratuvar Çalışmaları ve Buluntu Sayıları
Kazı alanında sahada yürütülen çalışmaların yanı sıra, kazılarda çıkan çanak-çömlek parçalarının birleştirilmesi ve konservasyonunun yapıldığı laboratuvarlar da yoğun mesai sürdürüyor. Zincirli Höyük’te yıllara göre yüzü aşkın küçük ve orta ölçekli eser ile nadir sayıda sergilenmeye değer parçanın bulunması alışılmış bir durum; geçmiş sezonlarda bulunan makyaj kutusu gibi Geç Hitit dönemi örnekleri bunlara örnek gösteriliyor. Araştırmacılar, her yeni sezonda ortaya çıkan verilerin bölgenin kronolojisine ve ticaret ağlarına dair yeni soru işaretleri oluşturduğunu söylüyor.
Uluslararası İş Birliği ve Uzman Kadro
Saha çalışmaları, uluslararası iş birlikleriyle yürütülüyor. Kazı ekiplerinde farklı ülkelerden uzmanların yer aldığı; İtalyan araştırmacı grupları da dâhil olmak üzere yaklaşık 15–25 kişilik ekiplerin sahada çalıştığı bildirildi. Bu çeşitlilik, hem kazı yöntemlerinde hem de buluntuların bilimsel değerlendirilmesinde çok disiplinli bir yaklaşım sağlıyor.
Turizm, Korunma ve Yerel Ekonomi
Zincirli Höyük’ün açığa çıkarılan mirası, doğru korunup sergilendiğinde bölge turizmine katkı sağlayacak nitelikte. Ancak uzmanlar, kazı alanlarının korunması, bulunmuş eserlerin kayıt altına alınması ve bunların sergilenmesi için sürdürülebilir planlamanın önemine dikkat çekiyor. Ayrıca, kazılar sırasında ortaya çıkan materyallerin müze envanterine kazandırılması süreci, yerel yönetimler ve arkeoloji kurumları arasında koordinasyon gerektiriyor.
Bilimsel Değer ve Gelecek Yönelimleri
Araştırmacılar, Zincirli Höyük’te ilerleyen sezonlarda özellikle kent planlaması, toplumsal yapı ve bölge dışı ilişkilerin izlenebileceği arkeolojik katmanlara odaklanacaklarını belirtiyor. Uzman raporları, gelecekteki analizlerle yerleşimin daha erken dönemlerine ait verilerin (Erken Tunç Çağı ve Öncesi) gün yüzüne çıkarılabileceğine işaret ediyor; bu da Anadolu tarihine ilişkin kronolojinin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir.
Geçmişin Sesi, Günümüzün Sorumluluğu
Zincirli Höyük’teki kazılar, geçmiş medeniyetlerin izini sürerken aynı zamanda koruma ve bilimsel raporlama sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. Deprem sonrası yeniden başlayan çalışmalar, bölgenin kültürel mirasının korunması ve geleceğe aktarılması konusunda umut verici adımlar atıldığını gösteriyor. Arkeologlar, elde edilen her yeni bulgunun hem akademik literatüre hem de kamuoyunun kültürel hafızasına katkı sağlayacağı görüşünde.