Türkiye genelinde son günlerde art arda yaşanan gıda zehirlenmeleri vatandaşları tedirgin ediyor. İstanbul’da Almanya’dan tatile gelen bir aile gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye başvurmuş ve 4 kişilik aile hayatını kaybetmişti. Bu olayın hemen ardından Esenyurt’ta 13 yaşındaki Eren Yılgın, işten dönen annesi tarafından evde ölü bulundu. Yılgın’ın akşam dışarıdan sipariş ettiği tavuk dönerden zehirlenmiş olabileceği değerlendirilirken, numune alınan iş yerinin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle mühürlendi. Son olarak Gaziantep’in Oğuzeli İlçesi Geri Gönderme Merkezi’nde dün gece yaşanan zehirlenme vakasında 56 kişi mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi şikâyetleriyle hastanelere kaldırıldı. Gaziantep - Kilis Tabipler Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, artan zehirlenme vakalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Denetimin şart olduğunu belirten Eroğulları, “Maliyeti düşürmek için yiyeceğin kalitesinden çalıyorlar.” dedi.
Maliyeti Düşürmek İçin Yiyeceğin Kalitesinden Çalıyorlar

İşletmelerin maliyeti düşürmek için yiyeceğin kalitesinden çaldığını belirten Eroğulları, “İnsanların ekonomik kriz dönemlerinde beslenmek için daha ucuz gıdalara yönelmesi ve bu ürünlerin hazırlanma süreçlerinde maliyeti düşürmek adına yapılan hatalar, gıda güvenliğini ciddi biçimde tehlikeye atıyor. Maliyeti azaltmak için son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin kullanılması, temizlik ve personel giderlerinden tasarrufa gidilmesi, yiyeceklerin tazeliğinin ve kalitesinin düşmesi en büyük sorunlar arasında. Ekonomik zorluk yaşayan vatandaşların büyük bir kısmının düşük maliyetli ürünlere yönelmesi de bu tabloyu derinleştiriyor.” şeklinde konuştu.
Denetimin yapılması gerekiyor
Temelde sorunun denetimsizlik olduğunu vurgulayan Eroğulları, “Bu noktada kamunun önleyici tedbir alması gerekirken, çoğu zaman sorun yaşandıktan sonra yaptırım uygulanması dikkat çekiyor. Veteriner hekimlerin ve ilgili kurumların düzenli denetim yapmaması, gıdaların uygun koşullarda saklanmaması riskleri artırıyor. Birçok yerde günlük hazırlanan yemeklerin ertesi gün yeniden kullanıldığı görülüyor. Bu durum bakteri üremesine, bulaşıcı hastalıklara ve ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Yani temelde sorun; denetimsizlik, ekonomik kriz ve maliyeti düşürmek adına kalitesiz malzeme kullanımıyla hijyen kurallarının ihlal edilmesi. Halkın ekonomik sıkıntılar nedeniyle ucuz ürünlere yönelmesi de bu zinciri tamamlıyor.” diye konuştu.
Uygun Saklanmayan Gıdalar Tehlike Saçıyor

Eroğulları, “Özellikle tavuk ve tavuk ürünlerinde, son kullanma tarihi geçmiş veya uygun koşullarda saklanmamış hayvansal gıdalarda bu problem daha sık görülüyor. Bunun yanında iyi yıkanmamış, kimyasal kalıntı içeren, üretim aşamasında yoğun ilaçlama yapılan meyve ve sebzeler de ciddi gıda zehirlenmelerine neden oluyor.” dedi.
Her Şey Kar Etmek Değil
Önceliğin halkın sağlığı olduğunu belirten Eroğulları, “İşletmecilerin her şeyin “kar etmek” olmadığını bilmesi gerekiyor. Öncelik, halka sağlıklı ve güvenilir gıda sunmak olmalı. Para kazanmayı ilk sıraya koyan işletmeler maliyetten kısmak için kalitesiz malzemeye yöneliyor, az personelle çalışıyor ve hijyen kurallarını ihmal ediyor. Bu nedenle halkın sağlığını korumak için bozulma riski yüksek gıdaların uzun süre bekletilmemesi, saklama koşulları uygun değilse tekrar menüye konmaması şart.” şeklinde konuştu.
Hijyen Yoksa Yemeyin
Basit kontrollerin hayat kurtardığını belirten Eroğulları, “Vatandaşlara da hijyenine ve denetimine güvenmedikleri yerlerden yemek yememeleri konusunda uyarıda bulunuyoruz. Bir işletmenin temizliğini, malzemelerin buzdolabında uygun ısıda saklanıp saklanmadığını, ürünlerin güvenilir kurumlarca denetlenip denetlenmediğini anlamak çoğu zaman mümkündür ve bu basit kontroller hayat kurtarabilir.” İfadelerine yer verdi.

İnsan Hayatı Göz Ardı Ediliyor
Eroğulları, “Türkiye’de bu tür ölümler maalesef çok sık görülüyor. İhmaller, özensizlik ve dikkatsizlik sadece gıda alanında değil; iş cinayetlerinde, çocuk işçi ölümlerinde de karşımıza çıkıyor. Bu olaylar, ülkedeki gelişmişlik seviyesini ve insan hayatına verilen değeri açıkça gösteriyor. Örneğin en son İstanbul’daki olayda, kimyasal bir sıvı ile su birbirine karıştırılarak kahve yapılması denetimsizlik ve sorumsuzluğun boyutunu ortaya koyuyor. Toplumun bu konuda bilinçlenmesi ve insan hayatının değerinin anlaşılması gerekiyor. Bu da kamu kurumlarının birincil görevi.” diye konuştu.




