Öyle bir hale geldik ki, hangi tarafımıza dönsek çarpılıyoruz. Nereye gitsek evdeki hesap uymuyor, uyduramıyoruz yine çarpılıyoruz.

Sahi bu ülkede rahat bir nefes alamayacak mıyız?

Son günlerdeki peş peşe gelen akaryakıt zamları ve o zamların her şeye yansımasını sizlerde hissediyorsunuz her halde… Sanki otomatikleşmiş gibi en fazla iki veya üç günde bir akaryakıt zamlarını adeta sırtımızda hissediyoruz.

Hele arabanız da varsa zaten yandınız kurtuluşunuz yok demektir.

Geçen yıl 7 TL olan motorinin bu yıl, şimdilik 43 TL’ye dayanmasını nasıl izah edebilirsiniz acaba?

Bunu bana izah edebilecek bir kişi ve hatta bir yetkili var mı dersiniz?

Düşünebiliyor musunuz?

Asgari ücretin 17 bin TL olduğu, açlık sınırının 15 bin TL’nin üzerinde olduğu, emekli maaşının ulufe verilir gibi taksitli artırıldığı, ev kiralarının jet hızıyla arttığı, çay simidin bile lüks olduğu, tavuk etinin bile alınamadığı, balıkların yanına yaklaşılamadığı, emekliye verilen 10 bin TL’lik aylığın övünülecek bir fedakarlıkmış gibi gösterilen ülkede yaşıyoruz.  Bakalım önümüzdeki günler bize daha neleri yaşatacak…