Türk kahvesi, Osmanlı’dan günümüze kadar gelen kültürel bir miras olarak, sadece kahve içmekten öte bir ritüel hâline geldi. Kahvenin yanında ikram edilen su ve lokum, bu geleneğin en dikkat çeken unsurları arasında yer alıyor.
Kahvenin Tarihi Osmanlı’ya Dayanıyor
Türk kahvesi, 15. yüzyıl sonlarında Yemen üzerinden Osmanlı topraklarına ulaştı. 16. yüzyılda İstanbul’da yaygınlaşan kahve, kısa sürede sadece bir içecek değil, sosyal buluşma ve sohbet aracı hâline geldi. Osmanlı sarayları ve kahvehaneler, kahve kültürünün geliştiği merkezler olarak dikkat çekiyor.
Su: Kahvenin Tadını Artıran Geleneğin Sırrı
Kahve ile birlikte ikram edilen suyun amacı, damakta kahve tadını daha net almak olarak gösteriliyor. Kahve içmeden önce su, damağı temizlerken, içildikten sonra ağızda kalan acılığı ve telve tadını nötralize ediyor. Uzmanlar, su ikramının 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı kahvehane ve saray kültüründe yer aldığını belirtiyor.
Lokum: Kahvenin Tatlı Eşi
Kahveye eşlik eden bir diğer gelenek ise lokum ikramı. 18. yüzyılda Osmanlı’da popülerleşen lokum, 19. yüzyıldan itibaren kahve ile birlikte servis edilmeye başlandı. Lokum, kahvenin yoğun aromasını ve acılığını dengeleyerek, misafire hem lezzet hem de estetik bir sunum sağlıyor.
Misafirperverliğin Simgesi
Türk kahvesi, su ve lokum üçlüsü ile servis edildiğinde misafirperverlik ve ince zevk göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu gelenek, günümüzde de kahvehanelerden evlere kadar tüm Türkiye’de sürdürülüyor.




