Yaz mevsiminin tam ortasındayız. Gündüz 40 dereceye dayanan sıcaklıklar, gece de düşmeden devam ediyor. Evet, “Temmuz böyle olur” der büyüklerimiz. Çünkü bu sıcaklar fıstığın, üzümün, incirin olgunlaşması için gerekiyor. Toprak kavrulmadan ürün bereketlenmez. Ama bir gerçek daha var; Bu sıcaklar artık sadece mevsim normallerinin değil, insan sağlığının da üstüne çıkıyor.
Özellikle son günlerde Meteoroloji’nin ve sağlık uzmanlarının peş peşe yaptığı uyarılar dikkate alınmalı. Çünkü bu sıcaklar sıradan bir yaz havası değil. Nemle birleşince insanı nefessiz bırakıyor adeta. Hele ki bir de şehir merkezindeyseniz, betonun sıcağıyla birlikte durum daha da çekilmez hale geliyor.
Özellikle yaşlılarımız ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımız için bu durum çok daha riskli. Kalp hastaları, tansiyon ve şeker hastaları… Güneşin altında birkaç dakika bile geçirse, sağlıkları ciddi anlamda tehlikeye girebilir. O yüzden bu yazıyı bir çağrı olarak da değerlendirebilirsiniz:
Günün en sıcak saatlerinde dışarı çıkmayın!
Sabah 10.00 ile akşam 17.00 arasında mümkünse gölgede kalın. Su içmeyi ihmal etmeyin. Serin alanlarda kalmaya çalışın. Klimalı ortamınız yoksa, sık sık duş alarak vücut ısınızı dengelemeye çalışın.
Bir başka önemli uyarı da komşuluk üzerine… Mahallenizde yalnız yaşayan bir yaşlı varsa, arayıp hatırını sorun. Kliması çalışıyor mu, suyu var mı, iyi mi? Bu küçük ilgi, bir hayat kurtarabilir.
Temmuz sıcağı gelip geçici. Ama bir dikkatsizlik kalıcı zararlara yol açabilir. Biz toprağa, doğaya gereken sıcaklığı verelim ama birbirimize de serin bir merhamet gösterelim.
Sağlıklı, serin günler dileğiyle…