Evlilik/İzdivaç programlarının aile kurumuna olumsuz etkilerinin araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan alt komisyonun başkanlığını yürüten Çelik, izdivaç programlarının, toplumun çok ciddi yaralarından biri olduğuna değinerek “En büyük zenginliğimiz aile yapımızın gücü. En zor zamanlarda bu aile yapımızla toplumu ayakta tutabiliyoruz. Bunun temelini evlilik kurumuyla kendi örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz evlilik kurumunun oluşmasında belli bir geleneğimiz var. Bu görücü usulü ile de olur, geleneksel yöntemlerle de olur. Ama bu bizim için çok kutsal bir süreçtir. Evlilik ve izdivaç programlarında bu süreci milyonları eğlendirmek adına görsel bir şov ve kurgu haline getirip insanlara farklı bir şey verilmeye çalışılıyor” dedi.

TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı AK Parti Gaziantep Milletvekili Canan Candemir Çelik, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Basın Yayın Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı Orhan Kızılaslan’ı ziyaret etti.

EVLİLİK SÜRECİNİ ŞOVA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR

İzdivaç programlarının toplumun çok ciddi sıkıntılarından ve yaralarından biri olduğuna değinen Çelik, “ Bizim güçlü bir aile yapımız var. En büyük zenginliğimiz de bu aile yapımızın gücü. En zor zamanlarda bu aile yapımızla toplumu ayakta tutabiliyoruz. Bunun temelini evlilik kurumuyla kendi örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz evlilik kurumunun oluşmasında belli bir geleneğimiz var. Bu görücü usulü ile de olur, geleneksel yöntemlerle de olur. Ama bu bizim için çok kutsal bir süreçtir. Evlilik ve izdivaç programlarında bu süreci milyonları eğlendirmek adına görsel bir şov ve kurgu haline getirip insanlara farklı bir şey verilmeye çalışılıyor” şeklinde konuştu.

İNSANLAR META GİBİ KULLANILIYOR

Programa katılan yarışmacılar için üzüldüklerini, insanların programlarda onurlarının incitildiğini belirten Çelik, “Bir kadın olarak, bir anne olarak, sorumluluk sahibi bir siyasetçi olarak, bu programları üzülerek izliyoruz. Oradaki insanlar bir meta gibi kullanılıyor. Ne kadın hakları kalıyor, ne insan hakları kalıyor, ne de insan onuru kalıyor. İnsanları fiziksel özellikleri, maddi varlıkları üzerinden evlilik gibi güvene dayanması gereken bir kurum tamamen bir alışveriş, karşılıklı bir sözleşmeye dönüştürülüyor. Evlilik sürecini bu kadar baltalayıp gençlerimizin zihninde yara bırakmasına izin vermememiz lazım. Bizim içim aileye giden evlilik kurumunun ilk adımı çok önemli bir süreçtir. Bunu korumamız ve muhafaza etmemiz lazım. Anayasa, ailenin bütünlüğünü korumak devletin görevidir, diyor. Çoğu televizyonlarda farklı şekillerde bu programlar var. Bu programlar özel sektör de olsa kamu hizmeti yapıyor. Kamu hizmeti yaparken toplumun genel değerlerinin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu programlara sadece reyting asından bakmamız doğru değil. Milyonlar izliyor, merakla izlenmesi tasvip edildiği anlamına gelmiyor” dedi.

ŞİKÂYETLER 120 BİNİ GEÇTİ

Evlilik programlarının mecliste gündeme taşınmasıyla birlikte 120 bini geçen şikâyet sayısına ulaşıldığını belirten Çelik, “RTÜK konu ile ilgili ciddi çalışmalar yapıyor. Şimdiye kadar bir takım idari yaptırımlar uygulandı fakat bunun arz talep meselesi ya da reklam gelirleri bazında çok da caydırıcı olmadığını gördük. Nasıl olsa sponsorlarla, reklam gelirleriyle para kazandıktan sonra verilen ceza ödeniyor ve yola devam ediliyor. Fakat bu konuya biraz toplumsal duyarlılıkla yaklaşılması ve televizyonların kendi öz denetimini de yapması lazım. Bu hepimizin vebali. Kamuya hizmet eden kanalların bunu da yapması gerekiyor” diye konuştu.

TV İZLEME ORANI ÇOK YÜKSEK

Toplumda televizyon izleme oranının çok yüksek olduğunu vurgulayan Çelik, “ Kadın, erkek, çoluk-çocuk, genç, yaşlı ortalama 3 buçuk- 4 saate varan televizyon izleme oranına sahip. İzdivaç programları da gündüz saatlerinde, kadınların evde olduğu ve yemek yaparken izleyebildikleri programlar ve bir şekilde herkesin izlemesine olanak sağlanan programlar. Bütün bunları bir arada değerlendirmek lazım” ifadelerini kullandı.

ALTERNATİF PROGRAMLAR YAPILMALI

Ulusal kanallarda boy gösteren izdivaç programlarının kanal yöneticilerine seslenen Çelik, “ Kanal yöneticilerinin bu konuda duyarlı olup özdenetim yapması lazım. Ayrıca sivil toplumun bu konuda duyarlı olması, toplumsal duyarlılığı hareketlendirmesi lazım. Bu programların çok ciddi sponsor gelirleri var. Sponsorların da bu konuda duyarlı olması lazım. Bu bizim toplumsal bir sorumluluğumuz, burada gelir sağladıkları programların topluma ve aileye ne kadar faydalı olduğuna bakılması lazım. Bizim aile dostu programlar çerçevesinde bir dizi alternatifleri de bu çerçevede sunabilmemiz gerekiyor. Biz bu programlar tamamen kaldırılsın demiyoruz, yerine alternatiflerini koyabilelim. Ama bunlar aile kurumunu güçlendiren, aile dostu olan, her yaşın izleyince istifade edebileceği programlar olsun. Bu şekilde insanlar izlemek istedikleri programı izlesinler. Evlilik gibi bir kurumu basitleştiren, tamamen bir pazarlık meselesi haline dönüştüren, evlilikte sevgi, saygı, güven unsurlarını ortadan kaldıran bir hale dönüşmesin” diye konuştu.

PROGRAMLAR ŞİRAZESİNDEN ÇIKTI

Özel sektörün kendi içerisinde bağlı olduğu yayın kuralları olduğunu söyleyen Çelik, “Programların bu şartlara riayet etmelerini arzu ediyoruz. Biz bu programların alternatiflerinin güçlü bir şekilde hayata geçirilmesini istiyoruz. Ama bu programların da artık işin şirazesinden çıktığını görüyoruz. Her kanal kendi özdenetimini yapması şartıyla bir formata getirilmeli. Bu formatı yaparken toplumun duyarlılığına da hassas olmalı ve göz önünde bulundurmalı. RTÜK’ün cezaların daha caydırıcı olması konusunda çok ciddi çalışmaları var. Orada insanlar aylarca kalıyorlar. Yaşamlarını nasıl sürdürüyor, geçimini nasıl sağlıyor, bunların hepsi insanların kafasında soru işareti. Bir kurgu olduğu işin içerisinde maddi ilişki olduğu toplumda çok yaygın bir kanaat. Ama tabi bunu kanallar ticari sır şeklinde saklıyorlar” dedi.

KARNE MİLLETİN ÖNÜNDE

Ak Parti’nin 2002’de yüzde 34 oy oranıyla tek başına iktidar olduğunu hatırlatan Çelik, “ 15 yıldır bu ülkede, 7 Haziran sürecini saymazsak, tek başına hizmet eden bir hareketiz. Bu süreç içerisinde ne yaptığımızın karnesi milletin önünde. 11 kere milletin huzuruna gidip, milletin tezgâhından geçmişiz. Sonra bizim getirdiğimiz bu sistemde, yüzde 50 artı 1 oy alırsan cumhurbaşkanı olabilirsin, diyoruz. Yüzde 34 oy oranı ile tek başına iktidarı getiren bir süreci yaşamışız. Ama getirmeyi istediğimiz sistemde bu oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarıyoruz. Biz bu sistemde çitayı kendimiz yükseltip daha fazla oyunu, reyini, onayını almak istiyoruz. Tek adamlık zihniyeti olsa böyle bir demokratik duruş sağlanmaz” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi