Kronik depresyon, uzun süreli, genellikle yıllar boyunca devam eden ve kişinin günlük yaşamını, iş ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen, kişinin fark edemeyeceği kadar sinsi seyreden bir depresyon türüdür. Kişi genellikle içinde bulunduğu ruh halini yaşadığı basit çevresel sorunlara bağlar. Genellikle dalgalanmalar gösterir, kişi bazen daha iyi hissedebilir, ancak genel olarak depresif duygu durumu devam eder. Süreç uzadıkça bu ruh hali kişi ve çevresinde bir karakter olarak yorumlanır ve bu yanlış tutum kişinin farkındalığını azaltır ve tedavi arayışını engeller.
Evlilik sorunları ile kronik depresyon arasında karmaşık bir ilişki bulunmaktadır. İki durum birbirini etkiler. Kronik depresyon yaşayan bir kişi, ilişkilerde daha az enerjik, umutsuz veya ilgisiz olabilir. Bu, partner üzerinde stres yaratabilir ve evlilikte iletişim sorunlarına, duygusal uzaklaşmaya ve anlaşmazlıklara yol açabilir. Ayrıca evlilik içinde yaşanan sürekli stres ve çatışma, özellikle duygusal destek eksikliği, kronik depresyonu tetikleyebilir veya mevcut depresyon semptomlarını kötüleştirebilir.
Kronik depresyon, evliliğin kalitesini bozan ve çatışmalara neden olan önemli bir faktördür. Kişinin duygusal olarak partnerine yakınlık hissetmesini ve ilişkide mutluluk bulmasını zorlaştırabilir. Bu durum, ilişkinin genel kalitesini ve tatmin düzeyini düşürür. Giderek eşler arasında iletişim beceri ve ifade yetenekleri bozulur. Cinsel istek ve performans üzerinde olumsuz etkiler, cinsel uyumsuzluklara neden olabilir. Bu durum, çiftler arasında yanlış anlamalara ve çatışmalara yol açabilir.
Depresyonda olan bireyler genellikle sosyal etkinliklerden ve sosyal destekten uzak durma eğiliminde olabilirler, bu da evli çiftlerin hayatlarını dahada olumsuz etkiler. Evlilik, giderek kötüye giden çözüm arayışlarının bulunamadığı, monoton gel gitler içinde seyreden rutin tatsızlıkların olduğu bir birlikteliğe dönüşür. Artık evlilik ya toplumsal baskının etkisiyle devam eder, ya da varsa çocukların hatırına bir müddet devam eden soğuk bir ilişkiye dönüşür.
Bu ilişkide yılmış eşlerin, çözümsüz bir evlilik tablosunda, kendilerince çözüm aramalarına neden olabilir, eşleri başka arayışlara itebilir. Birbiri için devam etmeyen evlilikler genelde “önce can sonra canan” kaidesince ne yazık ki, bir yerde tatsız sonuçlanır.
Uzun süren evlilik sorunlarının altında kronik depresyonun olabileceği bilinmeli. Çok basit sorunlarda sorun yaşıyor ve sorunları çözmek için gayretlerimiz hep boşa çıkıyorsa düşünmeye biraz vakit ayırmalıyız. Aksi durumda, zaman geçtikçe de problemleri çözme ile ilgili inancımızı yitirebilir ve çatışmanın neden kaynaklandığını anlamakta zorluk çekeriz. Yaşadığımız sorunları sağlıklı değerlendiremez ve sorunların çözüleceğine olan inancımızı kaybederiz.
Eşlerin karşılıklı duygu, endişe ve ihtiyaçları açıkça paylaşmaları, yanlış anlamaları önler ve ilişkiyi güçlendirir, sorunları ele almasına ve çözüm yolları bulmasına yardımcı olabilir. Arkadaşlar ve aile gibi sosyal destek ağlarından destek almak hem duygusal hem de pratik açıdan yardımcı olabilir. Birlikte düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve yeterli uyku, genel ruh sağlığını iyileştirmede yararlı olur.
Evlilik ilişkisi, her iki durumun da kendi içinde karmaşık ve birçok faktöre bağlı olması nedeniyle, kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Önemli olan, bu tür durumlarda profesyonel yardım aramak ve psikoterapi veya ilaç tedavisi ile birlikte sorunu da ele alacak bütüncül bir yaklaşım benimsemektir. HABER MERKEZİ