Gaziantep Ticaret Odasında (GTO) aralık ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Hilmi Teymur Başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında yaptığı konuşmada 2025 yılının zor bir yıl olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Teymur, "Malumunuz son yıllarda salgınlar, savaşlar, depremler yaşadık. Tüm bu yaşanan olayların küresel ticareti de derinden etkileyerek küresel bir ekonomik kriz oluşturduğu aşikar. Hem psikolojik hem de ekonomik anlamda zor günler geçirdik. İnşallah 2025 yılının sona ermesi ile yaşadığımız tüm zorlukları geride bırakır, 2026 yılında sağlık, huzur ve başarılı bir yıl geçiririz" dedi.

"Gaziantep, Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü"
Toplantıda GTO’nun Aralık ayı faaliyetleri hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, küresel, ulusal ve yerel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep’in Türkiye ekonomik büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olduğunu belirten Yıldırım, "2024 verileri, şehrimizin hızla toparlandığını ve yeniden üretime döndüğünü açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "TÜİK verilerine göre 2024 yılında Gaziantep ekonomisi reel olarak yüzde 8,2 büyümüştür. Bu oran, Türkiye ortalaması olan yüzde 3,3’ün oldukça üzerindedir. 2023 yılında yaşanan yüzde 1,4’lük daralma, ekonomik tercihlerden değil; 6 Şubat depremlerinin üretim, ticaret ve lojistik üzerindeki doğrudan etkilerinden kaynaklanmıştır. Bugün Gaziantep, Türkiye’nin en büyük 10 il ekonomisinden biri konumundadır. Sanayisi, ticareti ve ihracat gücüyle ülke ekonomisine yön veren şehirler arasında yer almaktadır. Nitekim 2024 yılında Gaziantep, Türkiye büyümesine en fazla katkı sağlayan dördüncü il olmuştur" ifadelerine yer verdi.

"Çin, devlet destekli bir imalat gücü"
Ekonominin küresel dinamikler üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Çin, artık yalnızca düşük maliyetli bir üretici değil; devlet destekli, ölçekli, sübvansiyonlu ve stratejik bir imalat gücüdür." diyen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Çin 2024 yılında 992 milyar dolarlık mal ticaret fazlası verdi. Bu sonuç tesadüf değil. Çünkü, Sanayiye yönlendirilen ucuz ve uzun vadeli krediler var. Vergi, arsa ve enerji destekleri var. Kamu alımlarıyla büyütülen bir üretim modeli var. Sonuç ortada. Güneş panelinden bataryaya, elektrikli araçtan çeliğe kadar pek çok alanda, dünya talebinin üzerinde bir kapasite oluştu. Bu yapıda şirketlerin kâr etmesi bile şart değil. Asıl güç, küresel piyasalarda fiyat belirleyebilmek" şeklinde konuştu.
Çin’in Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkilediğini vurgulayan Yıldırım, "Dış ticaret açığımızın en büyük kaynağı Çin. Çin’e sattığımızın 13 katı kadar ithalat yapıyoruz. Çin rekabeti, ihracatımızın yaklaşık yüzde 20’sini doğrudan etkiliyor. Demir-çelikten makineye, elektrikli ekipmandan otomotive, tekstile kadar Gaziantep sanayisinin güçlü olduğu alanlar, bu baskıyı birebir hissediyor. Çin’in sübvansiyonlu ve aşırı kapasiteli üretimi, fiyatları aşağı çekiyor. Kâr marjlarını eritiyor. Yerel sanayicinin katma değer üretmesini zorlaştırıyor. Daha ucuzla yarışamayız. Daha katma değerli üretmek zorundayız. Teknoloji, verimlilik, markalaşma ve nitelikli iş gücü artık bir tercih değil, zorunluluktur" diye konuştu.





