Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında toplanan Komisyonu”nun ilk toplantısında AK Parti Grubu adına önemli değerlendirmelerde bulundu. Gül, terörsüz bir Türkiye'nin sadece bir güvenlik hedefi değil, aynı zamanda milletin ortak projesi, kardeşlik ve toplumsal barış girişimi olduğunu vurguladı. Sorunun çözümünde siyasi birlik, demokratik temsil ve toplumsal mutabakat gerektiğini belirtti. Geçmişte yapılan reformlara değinerek, sürecin sadece AK Parti'nin değil, tüm Türkiye’nin ortak başarısı olması gerektiğini söyledi. Ayrıca terörle mücadelede kararlılığın süreceğini, vatan, bayrak ve istiklal gibi değerlerin tartışmaya açılmasına asla izin verilmeyeceğini ifade etti.
“Gerekirse hepimiz baldıran zehrini içeceğiz ama bu milletin, bu memleketin huzurunu devamlı kılacağız” diyen Gül, “Bu masaya oturmak, konuşabilmek, ortak akılda buluşabilmek inanıyorum ki siyasetin de ötesinde bir gerçeklik arz etmektedir. O gerçeklik de müzakereci demokrasi anlayışı içerisinde konuşarak her sorunumuzu aşabileceğimizdir. Gerekirse Hepimiz Baldıran Zehrini İçeceğiz Bu ülkede geçmişte kimi zaman dindarlar, kimi zaman Kürtler, kimi zaman Aleviler ötekileştirildi, makbul vatandaş tanımı sürekli olarak dar bir kalıba sıkıştırıldı. Bugün, bu adımlara tarihi bir adımı daha ekleme günüdür. Bugün büyük ve güçlü Türkiye için, 86 milyonun kardeşliği adına, yeni bir sayfa açacağız. Terörsüz bir Türkiye ancak cesaretle, kararlılıkla inşa edilebilir. Meseleyi Bir Kimlik Meselesi Değil Demokratikleşme Meselesi Olarak Görüyoruz. Biz, bu ülkede var olan her sorunu milletimizin ortak meselesi olarak görüyoruz” dedi.
Ezberleri Bozuyoruz
Gül, şöyle konuştu: ezberleri bozarak prangaları kırarak, kronik sorunların üzerine giderek yola koyulduk; demokratik değişime direnen vesayetçi, statükocu anlayışları elimizin tersiyle iterek daima milletimize müracaat ettik.
Dışlamaya, yok saymaya, ayrımcılığa asla tahammül göstermeyeceğimizi ilk günden ilan ettik. Vatandaşlarımızın, makbul vatandaş makbul olmayan vatandaş, birinci sınıf vatandaş ikinci sınıf vatandaş olarak gören anlayışı AK Parti hükümeti olarak sona erdirdik. Diyarbakır Cezaevi’nden köy baskınlarına, ret, inkâr ve asimilasyon politikalarından zorla yerinden edilmelerekadar geçmişin ağır mirasıyla yüzleşmekten kaçınmadık. Vesayetçi ve statükocu anlayışla ve uygulamalarla mücadele ettik. Demokrasinin, özgürlüklerin, millet iradesinin güçlenmesi için gayret gösterdik. Bundan dolayı AK Parti döneminde bu sorunun demokrasi, özgürlük, hak ve hukuk temelinde çözümü için adeta sessiz devrimler gerçekleştirdik. Kürt vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleri alanında, demokratik hukuk devleti sınırları içerisinde çözüm bulmayı hedefleyen önemli reformlar hayata geçirdik. OHAL uygulamalarını sonlandırdık. Kürtçeye yönelik yasal engelleri kaldırdık, TRT Kürdi bu dönemde yayın hayatına başladı. Kürtçe isimler üzerindeki yasakları kaldırdık, yerleşim birimlerinin isimlerinin iade edilmesini sağladık. Bu coğrafyada hep var olan bir dili bilinmeyen dil diye tanımlayan anlayışı reddettik, bu politikayı sona erdirdik. Kürtçe dil ve kültür merkezleri açılarak üniversitelerimizin bünyesinde Kütçe’nin, Zazaca’nın daha güçlü bir şekilde öğrenilmesinin imkânları temin ettik. Çocuklarımıza isterlerse seçmeli ders olarak Kürtçe, Zaza’ca ve Arapça öğrenebilmelerinin yolu açtık. 25 bini aşkın madde içeren Kürtçe-Türkçe ve Türkçe-Kürtçe iki dilli sözlüğü Türk Dil Kurumu tarafından yayınladık.
Diyarbakır Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun da kapısına kilit vurduk. Mahkemelerde ana dilde savunma imkânı getirdik.
Terörsüz Türkiye Tarihi Bir İnisiyatif
“Aziz Şehitlerimizin Uğruna Can Verdikleri Bağımsızlık Ve Birlik İdeali, Bugün “Terörsüz Türkiye” Hedefimizin En Sağlam Dayanağıdır. Vatan, bayrak ve istiklal uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizin, gazilerimizin ve onların kıymetli ailelerinin hatırasını aziz bilmek mukaddes bir vecibedir. Unutulmamalıdır ki; bu topraklar, her bir karışı şehit kanıyla yoğrulmuş mukaddes bir emanettir. Bugün bu coğrafyada birlik ve beraberlik türküleri söylenecekse, kardeşlik destanı yazılacaksa bilinmelidir ki bu destan, vatan uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yazılmıştır. Aziz şehitlerimizin uğruna can verdikleri bağımsızlık ve birlik ideali, bugün “Terörsüz Türkiye” hedefimizin en sağlam dayanağıdır. Tarihi Bir İnisiyatif Olan Terörsüz Türkiye, Dar Siyasi Hesaplara, Popülist Söylemlere Kurban Edilmemelidir. Komisyon, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilere açık biçimde yapılandırılmış, böylece terörsüz Türkiye hedefinin meşruiyeti toplumun tamamını kapsayacak bir çerçeveye oturtulmuştur. Çünkü biz böyle bir sorunu çözerken siyasi ve toplumsal mutabakatın tam manasıyla sağlanmasını istiyoruz. Böyle bir sorunun çözümünde sadece bir partinin değil, tüm Türkiye’nin ortak başarısını esas alıyoruz. Ortak akılla ortak geleceğe güçlü bir şekilde yürüyeceğimize hiçbir şüphemiz yoktur. Şunun altını özellikle çizmek isterim tarih, Terörsüz Türkiye hedefinde doğru tarafta duranları da yanlışta ısrar edenleri de destek olanları da köstek olanları da yazacaktır. Bu sebeple usulün esastan önce geleceği, üslup ve tavrın da usulü belirleyen kimliğimiz olacağını hatırlatmak isterim. Tarihi bir inisiyatif olan terörsüz Türkiye, dar siyasi hesaplara, popülist söylemlere kurban edilmemelidir. Türkiye’nin İç Cephesini Tahkim Etmesi, Toplumsal Dayanışmayı Güçlendirmesi Millî Bir Zorunluluktur.”