TÜİK’in yayımladığı 2024 yılı ölüm istatistiklerine göre Gaziantep'te toplam 9 bin 84 kişi yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin 3 bin 431’i dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandı. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerdeki artış, kamuoyunda “Covid aşıları kalp krizini tetikliyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, bu tür iddiaların bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu belirtti. Eroğulları, aşı yaptıranlar ile yaptırmayanlar arasında kalp hastalıkları açısından anlamlı bir istatistiksel fark bulunmadığını ifade ederek, “Covid aşılarının kalp krizine yol açtığına dair hiçbir bilimsel kanıt yok. bu tür iddiaların bilimsel bir karşılığı ya da geçerliliği yok.” dedi. Ayrıca, kalp krizine karşı koruyucu olduğu düşüncesiyle yapılan hacamat uygulamasına da değinen Eroğulları, bu yöntemin kalp rahatsızlıklarına karşı herhangi bir önleyici, tedavi edici ya da koruyucu etkisinin bulunmadığını vurguladı.
Ölümlerde Dolaşım Sistemi İlk Sırada
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2024 yılı ölüm verilerine göre, Gaziantep’te toplam 9 bin 84 kişi hayatını kaybetti. Açıklanan istatistiklerde, ölümlerin büyük bir kısmının dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandığı görüldü.
Kentte kaydedilen ölümlerin 3 bin 431’i dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle gerçekleşirken, iyi ve kötü huylu tümörler 1.189 kişinin ölümüne neden oldu. Solunum sistemi rahatsızlıkları 900 can kaybına yol açarken, sinir sistemi ve duyu organlarını etkileyen hastalıklardan dolayı 227 kişi yaşamını yitirdi. İç salgı bezleri, beslenme bozuklukları ve metabolizmaya ilişkin hastalıklar nedeniyle yaşanan ölümler 414 kişi olarak kayda geçti. Dışsal yaralanmalar, kazalar ve zehirlenmelere bağlı ölümler ise 240 kişi olarak açıklandı. Bunların dışında, 1.805 kişi farklı hastalıklar ve nedenlerden dolayı hayatını kaybederken, 878 kişinin ölüm nedeni kayıtlara “bilinmeyen” olarak geçti.
Aşı Kalp Krizine Neden Oluyor İddiaları Doğru değil
Eroğulları, “Covid aşısının kalp krizine neden olmadığı, Covid aşısı yapılanlarla yapılmayanlar arasında kalp hastalıkları yönünden istatistiksel bir farklılık bulunmadığı; tüm dünyada, çok büyük sayıda katılımla yapılan araştırmalarda kanıtlandı. Yani milyonlarca insan üzerinde yapılan araştırmalarda böyle bir farklılık olmadığı ortaya konuldu. ‘Covid aşısı kalp krizini artırıyor’ gibi bir iddia bilimsel değil. Sadece ülkemizde yer alan bazı siyasi grupların aşı tereddüdünü artıracak şekilde bir siyaset izlemesi ve bakanlığın buna göz yumması sonucu oluşan aşı tereddüdü ve aşı kararsızlığının bir sonucu maalesef. Biz tüm dünyada aşı ile ilgili her türlü gelişmeyi en yakından takip eden, alanında etkin ve yetkin bilim insanlarıyla bu süreçleri sürdürüyoruz. Dolayısıyla böyle bir durumun olmadığını söyleyebiliriz.” ifadelerine yer verdi.
Ölümlerin Aşıyla İlgisi Yok
Vatandaşların, “Kalp hastalığından ölen insanların sayısı arttı.” dediğini dile getiren Eroğulları, bunun doğru olduğunu belirterek, “TÜİK’in verilerine göre bu sayı arttı. Ancak bunun sebebi Covid aşıları değil. Birçok neden sayabiliriz. Birincisi, sigara kullanımı toplumda arttı. Sigara kullanımı doğrudan bağlantılı bir etken. İkincisi, sıkıntı, stres gibi özellikle ekonomik krizin yaşandığı ülkelerde stresin artması nedeniyle hipertansiyon ve diğer kalp hastalıklarında artış yaşanabiliyor. Üçüncüsü, özellikle pandemi döneminde insanlar evlerine kapatıldı. Hatırlarsınız, sokağa çıkma yasakları vs. oldu. Biz açık havada insanların hareketli bir yaşam sürmesi gerektiğini, ancak bulaşmayı önleyici önlemler alınması gerektiğini söylerken, tam tersi oldu: İnsanlar evlere hapsoldu ve bu evlere kapanan insanlar, sedanter yaşam dediğimiz hareketsiz bir yaşama alıştı. Dolayısıyla hareketsiz yaşam, yani düzenli yürüyüş yapılmaması, beslenme alışkanlıklarının bozulması gibi etkenler, kalp rahatsızlıklarının artmasına neden oldu. Bu, tıbbi ve bilimsel olarak beklenen bir durumdur.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşılar, Covid-19'a Karşı Dönüm Noktası Oldu
Tüm dünyada bu aşılarla ilgili gelişmeleri, Covid dönemi boyunca çok yakından takip eden bir merkez konsey üyesi ve bir hekim olarak, kendine 6 tane aşı yaptırdığını belirten Eroğulları, “2 tane Sinovac, 4 tane Biontech aşısı oldum. Tüm çevreme de aşı yaptırdım. Bu anlamda, biliyorsunuz ki insanlığın bulaşıcı hastalıklardan kurtuluşu, aşıların bulunmasıyla mümkün olmuştur. Covid döneminde de ölümlerin önlenmesinde aşıların bulunması bir dönüm noktasıdır. Aşılar uygulanmadan önce bu hastalığa yakalanan ve kaybettiğimiz insanlar, eğer aşı olsalardı, hastalık yine bulaşabilirdi. Çünkü aşıların koruyuculuğu yüzde 90. Bu şu demek: Aşı yapılan 10 kişiden 9’u korunur, biri yine hastalığa yakalanabilir. Bu yakalanan kişi de daha hafif atlatır çünkü aşı ölüm ve yoğun bakım sürecine karşı yüzde 100 koruyucudur. Halk arasında “aşı oldum ama yine yakalandım” denilen şeyin bilimsel karşılığı budur.” ifadelerini kullandı.
Bakanlık Süreci Doğru Yürütmüyor
Aşı karşıtı söylemlerin, aşı tereddüdünü artıracak, bilimsellikten uzak yaklaşımların özellikle sosyal medyada çok hızlı yayıldığına dikkat çeken Eroğulları, “Gerçek dışı bilginin hızla yayılmasıyla oluşan bu ‘infodemi’, işte tam da budur. Birisi sosyal medyada ‘Covid aşısı kalp krizini artırıyor’ diye yazıyor, herkes buna inanıyor çünkü bununla ilgili bilimsel açıklama yapılmıyor. Sağlık Bakanlığı süreci doğru anlatmıyor, doğru yürütmüyor. Dolayısıyla bu tür iddiaların bilimsel bir karşılığı ya da geçerliliği yok. Yurttaşlarımıza da şunu söyleyelim: Aşı candır, hayat kurtarır. Bu konudaki her türlü tereddütte danışacakları ilk yer hekimler olmalıdır. Aile hekimleri ve diğer uzmanlar. Bu bilgiyi internetten, sosyal medyada takipçi ya da beğeni sayısını artırmak için ortaya atılan söylemlerden veya televizyonlarda popülerlik kazanmak isteyen kişilerin ifadelerinden değil, hekimlerden alsınlar.” şeklinde konuştu.
Hacamatın Kalp Hastalıklarına Etkisi Yok
Halk arasında, kalp krizinden korunmak için hacamat yaptırmasını değerlendiren Eroğulları, “Hiçbir bilimsel geçerliliği yok. Hacamatın kalp kriziyle ilgili hiçbir koruyucu, tedavi edici ya da önleyici etkisi yok. Maalesef yurttaşlarımızın sağlık kaygıları üzerinden bazı kişiler para kazanma, bilimsel olmayan uygulamaları yaygınlaştırma çabasında. Bu da tam tersine insanların sağlığını riske atıyor.” ifadelerine yer verdi.
