Gaziantep’in kültürel mirası yalnızca mutfağı, tarihi yapıları ya da geleneksel yaşamıyla sınırlı değil. Şehrin en önemli değerlerinden biri de “Antep ağzı” denilen kendine özgü konuşma biçimi. Yöre insanının dili, yaşadığı coğrafyanın izlerini taşırken, zamanla günlük hayatın bir parçası olan beddualar, dualar ve dilek sözleriyle adeta bir hazineye dönüşmüş durumda.
Gaziantep’te telaffuz her zaman İstanbul Türkçesi’ne tamamen aykırı değildir; ancak alfabedeki bazı seslerin farklılaşmasıyla kendine özgü bir söyleyiş biçimi ortaya çıkar. Bazı sesler daha çok, bazıları ise daha az değişime uğrar. Halkının tamamen Türk olduğu Gaziantep’te, asırlardır Türkçe konuşulur. Yanı başında Arapça konuşulan Suriye yer alsa da, Gaziantep ve çevresinde Arapça bilen kişi neredeyse yoktur. Bu durum, Antep ağzının Türkçe kökenli yapısını koruduğunu gösterir.
Bölgenin Halep ile olan yakınlığı, ticaret yolları ve sosyal ilişkiler dilde de kimi etkileşimlere yol açsa da, Antep ağzı kendi özgünlüğünü korumayı başarmıştır. Yörede patlıcana “balcan” denmesi ya da günlük hayatta kullanılan pek çok farklı sözcük bunun en bilinen örneklerindendir.
Gaziantep’te Eskiden Söylenen Beddua ve Dilekler
Antep Ağzında Beddua Kalıpları
Geçmişte Antep halkının öfkesini, sitemini ya da kızgınlığını ifade etmek için kullandığı beddualar bugün hâlâ hatırlanır. Bu sözler hem renkli hem de dikkat çekici anlamlar taşır:
Ayağına kör mıh batasıca. (Ayağına kör çivi batsın)
Kapına kara kilit vurula. (Yurdun yuvan dağılsın)
Ayın bayın olasın. (Elin ayağın çarpılsın)
Kepeği kesilesice. (Bu dünyadan kısmetin kesilsin)
Bedduan başına uğraya. (İstediğin kötü şey başına gelsin)
Ağzına yuyucu parmağı gire.
Ağzının buğu tükene. (Nefesin kesilsin)
Gözüne ali mıhı çakıla.
Dört gişinin omzunda gedesin. (Tabutla götürülesin)
Dilin dependen çekile.
Dilini eşşek arısı soka.
Ekmek atlı, sen yayan galasın.
Erim erim eriyesin, sürüm sürüm sürünesin.
Gözün kör ola.
Başına him daşı düşe.
Ganlı köyneğin gele.
Yerin yedi kat altına giresin.
Bu örnekler, halkın günlük hayatta kullandığı deyimsel bedduaların çeşitliliğini gösteriyor. Bazı beddualar ağır ve sert anlamlar taşırken, bazıları daha çok kinayeli ve iğneleyici bir üslup barındırıyor.
Antep Ağzında Dualar ve Dilekler
Gaziantep kültüründe yalnızca beddualar değil, iyi dilekler ve dualar da önemli yer tutar. Sevgi, mutluluk, bereket ve uzun ömür dilekleri, halk arasında nesilden nesile aktarılır.
Oğlunla oba olasın, kızınla komşu olasın. (Ailenle birlik içinde yaşayasın)
Allah el kınamaz ayrılığı vere. (Ayrılık varsa bile hayırlı şekilde olsun)
Göğsünde ak kıllar bitsin. (Çok yaşa, ihtiyarlık gör)
Kızım, Allah sana ocağı küllü, körüğü kirli yer nasip etsin. (Kızın hayırlı bir aileye gelin gitsin)
“Ayağına kör mıh batasıca” ifadesi bazı kullanımlarda beddua iken, başka varyantlarda uğur dileğiyle de kullanılabiliyor.
Dualar, bedduaların aksine iyilik dilemenin, hayır temennisinde bulunmanın bir yoluydu. Halk, düğünlerde, bayramlarda, günlük hayatta ya da komşuluk ilişkilerinde bu sözlerle birbirine hayır dua ederdi.
Gaziantep’in Sözlü Kültür Hazinesi
Gaziantep ağzı ve halkın dilinde yer alan bu beddua ve dilekler, aslında sözlü kültürün en önemli yansımalarından biri. Yöre insanının hayata bakışını, sevinçlerini, kızgınlıklarını ve umutlarını bu kalıplar aracılığıyla görmek mümkün.
Bugün birçok kişi bu sözleri günlük hayatta kullanmasa da, yaşlı kuşakların hafızasında hâlâ canlı duruyor. Antep ağzının kendine özgü bu renkli hazinesi, şehrin kültürel mirasının unutulmaması gereken parçalarından biri olarak gözler önüne seriliyor.