Gaziantep Kalesi Yeniden Ayağa Kalktı
Gaziantep’in simge yapılarından olan ve 6 bin yıllık geçmişe sahip Gaziantep Kalesi, 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde ciddi hasar almıştı. Deprem sonrası harabe görüntüsüyle hafızalara kazınan kale, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde başlatılan restorasyon çalışmalarıyla 2025 yılı itibarıyla tamamlandı ve yeniden turizme açıldı.
Restorasyonda Ne Kaybettik?
Uzmanların aktardığına göre, depremde yıkılan taşların bir kısmı özgünlüğünü yitirdi.
• Orijinal taş işçiliği: Bazı bölümlerde yeni taşlarla yapılan onarımlar, eski dokunun estetik bütünlüğünü tam olarak yansıtamadı.
• Yazıtlar ve kabartmalar: Depremde zarar gören bazı tarihi yazıtlar koruma altına alınsa da bir kısmı geri dönüşsüz biçimde kayboldu.
• Tarihi atmosfer: Restorasyon sürecinde kullanılan modern teknikler, kalenin otantik görünümünde tartışmalara yol açtı.
Ne Kazandık?
Restorasyonun en önemli kazanımı, kalenin yeniden turizme açılması oldu.
• Güçlendirilmiş yapı: Kale, deprem riskine karşı daha dayanıklı hale getirildi.
• Turizm katkısı: Gaziantep’in kültürel mirası yeniden ziyaretçilere açılarak şehir ekonomisine canlılık kazandırdı.
• Kültürel bilinç: Restorasyon süreci, halkın tarihi mirasa sahip çıkma bilincini artırdı.
Tarihi Doku ve Modern Restorasyon Arasında Denge
Restorasyon sürecinde bilim kurulu ve İl Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün önerileri doğrultusunda çalışmalar yürütüldü. Amaç, tarihi dokuyu korurken yapıyı güvenli hale getirmekti. Bu denge, bazı özgün detayların kaybına rağmen kalenin bütünlüğünün korunmasını sağladı.
Gaziantep Halkının Beklentisi
Gaziantepliler için kale, sadece bir tarihi eser değil, aynı zamanda şehrin kimliğinin sembolü. Restorasyon sonrası yeniden açılan kale, halkın gurur kaynağı olurken, bazı vatandaşlar özgün taş işçiliğinin kaybından dolayı üzüntülerini dile getirdi.
Gaziantep Kalesi’nin restorasyonu, tarihi dokuda bazı kayıplara rağmen büyük bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Kale, deprem sonrası yeniden ayağa kalkarak hem kültürel mirasın korunmasına hem de turizmin canlanmasına katkı sağladı. Ancak bu süreç, tarihi eserlerin restorasyonunda “koruma mı, yenileme mi?” tartışmasını bir kez daha gündeme getirdi.
