Mersin Çevre Mühendisleri Odası, ’22 Mart Dünya Su Günü’ne yönelik iklim değişikliği ve kuraklık kapsamında farkındalık ve mücadele oluşturmaya yönelik çalışma gerçekleştirdi. Çalışma kapsamında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarını eli alınırken, rapora göre Akdeniz, iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında yer aldı. Su kaynaklarının plansız su kullanımı, çarpık kentleşme, sürdürülebilir olmayan sanayileşme ve yanlış tarımsal faaliyetler sonucu aşırı miktarda kirlenerek yok olduğuna dikkat çekilen raporda, iklim değişikliği ve ekstrem hava olayları gibi meteorolojik süreçlerin tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmasıyla, kararsız hava olayları ve kentsel ısı ada etkisi ile gelecekte daha fazla sel ve ciddi kuraklık yaşanmasına sebep olacağı açıklandı.
’2024 Dünya Su Günü’nün ’Barış için sudan faydalanmak’ temasıyla ele alınarak suyun küresel barış, istikrar, adaletli kullanım ve refah üzerindeki kritik rolüne dikkat çekilmek istendiği hatırlatılırken, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarına göre, Akdeniz’in iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında yer aldığının altı çizildi.
Akdeniz Bölgesi’nde değişen şiddetlerde meteorolojik kuraklık etkili
Raporda iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlamak, su kaynaklarının etkin kullanımı ile su altyapılarındaki yapılan revizyonların akılcı ve verimli su kullanımını gerektirdiği belirlenirken, sürdürülebilir su kullanımının enerji güvenliği, gıda güvenliği, etkin kentsel su yönetimi ve ekosistemlerin korunmasında önemli rol oynadığı ifade edildi. Tüm veriler ışığında 2023 yılı itibariyle ’standart yağış indeksi’ metoduna göre yapılan meteorolojik kuraklık haritasına göre, Akdeniz Bölgesinde (Antalya, Elmalı, Finike, Alanya, Manavgat ve Gazipaşa, Mersin, Adana, Yumurtalık ve Kozan, Kahramanmaraş, Antakya, Osmaniye’de) değişen şiddetlerde meteorolojik kuraklığın etkili olduğu belirlendi. Bu durumun her yıl artan doğa olaylarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekilirken, 2015 ile 2023 yılları arasındaki ekstrem hava olaylarındaki artış rakamlarının bu durumu kanıtlar nitelikte bulunduğu belirtildi.,
Su üzerinde baskı giderek artıyor
2050 yıllına kadar suya olan talebin yüzde 55 artış göstermesinin beklendiğinin de belirtildiği raporda, tatlı suyun yüzde 70’inin tarımda kullanıldığı ve artan nüfusu beslemek için gıda üretiminin de 2035 yılına kadar yüzde 69 artacağına dikkat çekildi.
"Doğayı ve yaşamı koruyarak kalkınmak mümkündür"
Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten bin 430 metreküpe düştüğüne dikkat çeken Mersin Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Sinan Can, "Bu rakam bizi su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına eklemektedir. Yasal mevzuat ve düzenlemelerde su kaynakları ve havza yönetim süreçlerinin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, merkezi ve yerel idare ile birlikte bilim insanları, meslek odaları ve diğer paydaşlarla kamu yararı çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir. Yapılan uygulamalar ise su kaynaklarımızın içme suyu havzaları ve sulak alanlarımızın yapılan uygulamalarla yapılaşma, sanayi ve diğer kirletici etkilere açıldığı ve doğal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıya bırakıldığını göstermektedir" dedi.
Türkiye ve dünyada, gelecek nesillere kadar yetecek su kaynağı bulunduğunu ifade eden Can, "Ancak bu kaynaklardan yararlanabilmemiz için koruma alanlarının belirlenmesi, kirliliklere karşı korunması, sürdürülebilir su kullanımı ve yönetimi ile ilgili sağlıklı politikaların üretilmesi gerekmektedir. Doğayı, yaşamı koruyarak kalkınmak mümkündür. Bu açıdan tüm belirtmiş olduğumuz akademik ve teknik veriler ışığında 22 Mart Dünya Su Gününü bir kutlama günü olarak değil ’su’ özelinde ’iklim değişikliği ve kuraklık’ için farkındalık ve mücadele günü olarak görüyoruz" diye konuştu.