“Bir gün bir gün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok. Açmış bakmış dolabı, şeker de sanmış ilacı. Yemiş yemiş bitirmiş, akşama tutmuş bir sancı. Kıvrım kıvrım kıvranmış hastaneyi boylamış. Yaptığından utanmış.”

Tekerlemeyi bize çocukken öğrettiler öyle değil mi? Bir çocuk, tanımadığı bir eve girer ve dolapta bulduğu şekerleri sahibinden izinsiz bir şekilde yer bitirir. Yani bu tekerlemeyi söylerken ailelerimiz bize hep başkalarının eşyaları kurcalanmaz, izinsiz almayın gibi şeylerle aile terbiyesi alarak büyüdük. Ya da ben mi öyle sanıyorum acaba? Kimse için bu kural geçerli olmadı mı hiç? Şimdi ortalıkta bulunan her eşya kurcalanıyor, sahibinden izin dahi alınmıyor. Eşyanın sahibi tepki gösterince de “Neden bu kadar kızdın ki?” diye sorguluyorlar bir de.

Görgü kuralları dediğimiz şey, sadece tek bir insan için mi geçerli?

Görgü kuralları, bir toplumda saygı ve incelik göstermeyi amaçlayan yazılı olmayan kurallardır. Bu kurallar, toplumsal uyumu ve hoşgörüyü sağlar, bireyler arasındaki ilişkileri düzenler. Görgü kurallarına uymak, hem kendimize hem de başkalarına saygı göstermenin bir göstergesidir.